"Amacını yitirmek." | Last clue, loses on purpose. |
"Anlaşmayı yitirmek" derken ne kastettin? | What do you mean, "lose the deal"? |
"Canını esirgemek isteyen onu yitirecek, canını yitirmek isteyen ise onu yaşatacaktır." | "Anyone who tries to preserve his life... "will lose it. "And anyone who loses it... |
"Kontrolümü yitirmek üzereyim ve sanırım hoşuma gidiyor." | "I'm about to lose control, and I think I like it." |
# Bana çok nazik davrandın Aklımı yitirmek üzereyim # | # You treated me so kind I'm about to lose my mind # |
Aklımı yitiririm. | I'd lose my mind. |
Ama eğer sen benim çalışanımı öldürürsen tüm çalışanlarımın güvenini yitiririm ve bu da işim için hiç iyi olmaz. | But if I let you kill a contractor of mine, I'll lose the trust of all my others, and that's just bad business. |
Ayrılırsam senden yitiririm her şeyimi. | "if I separate from you, I'll lose myself." |
Esnaf muhabbetine girersem... ..güvenirliğimi yitiririm. | If l allow myself to become a pitchman, l lose all my credibility. |
Evet, Eğer onu kaybedersem, saygınlığımı yitiririm ! | Yes. If I fail, I'll lose the name, "The Number One Security Guard". |
Akıl sağlığını yitirirsin. | You'd lose your lucidity. |
Ama dikkat etmezsen gözlerini bir yerde sabit tutmazsan dengeni yitirirsin. | But if you're not careful if you don't keep your eyes on something still you can lose your balance. |
Ateş etme, iki mükemmel kiracını yitirirsin. | Don't shoot, Mrs. Hudson. You're liable to lose two excellent tenants. |
Ay cüppesini sırtına geçirdin mi buraya dair tüm anılarını yitirirsin. | When you put on the robe of the Moon, you lose all memory of this place. |
Bana Worm'lara giden yolu göster, yoksa yaşamını yitirirsin! | Show me the way to Worms or you will lose your life! |
"Zaman geçtikçe, ayrılık acısı gerçek sınırlarını yitirir... " | With time, the hurt of separation loses its real limits. |
- Dinliyorum. Herkes, hayatının bir noktasında inancını yitirir. | Everyone loses faith at some point in their life. |
Birisi gençliğini yitirdiğinde, herşeyini yitirir. | When one loses one's youth, one loses everything. |
Böylece Dedikoducu Kız okurlarını kaybeder ve bu saldırı gücünü yitirir. | So Gossip Girl loses her readers, and her attacks lose their power. |
Dikkatini kaybeder ruhi dengesini yitirir. | He loses his focus his spiritual balance. |
"Bugün insanlığa olan inancımı yitirdim." | "l have lost faith in humanity today." |
"FBI'a olan tüm güvenimi yitirdim. | With a painful admission. I've lost all confidence in the F.B.I. |
"Her şeye olan inancımı yitirdim..." | ♪ I have lost my faith in everything ♪ |
"Son zamanlarda, bilmem neden, bütün sevincimi yitirdim." | "I have of late, but wherefore I know not, lost all my mirth." |
- Dört ay kadar önce öteki bebeğimi yitirdim. | I lost another baby about four months ago. I see. |
Aklımı yitiriyorum diye düşündüm. | And I just thought I was losing my mind. |