Speak any language with confidence

Take our quick quiz to start your journey to fluency today!

Get started

Bilemek (to sharpen) conjugation

Turkish
13 examples
This verb can also mean the following: whet, grind
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present tense
bilerim
bilersin
biler
bileriz
bilersiniz
bilerler
Past tense
biledim
biledin
biledi
biledik
bilediniz
bilediler
Future tense
bileyeceğim
bileyeceksin
bileyecek
bileyeceğiz
bileyeceksiniz
bileyecekler
Present continuous tense
biliyorum
biliyorsun
biliyor
biliyoruz
biliyorsunuz
biliyorlar
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous tense
biliyordum
biliyordun
biliyordu
biliyorduk
biliyordunuz
biliyorlardı
Present negative tense
bilemem
bilemezsin
bilemez
bilemeyiz
bilemezsiniz
bilemezler
Present continuous negative tense
bilemiyorum
bilemiyorsun
bilemiyor
bilemiyoruz
bilemiyorsunuz
bilemiyorlar
Past negative tense
bilemedim
bilemedin
bilemedi
bilemedik
bilemediniz
bilemediler
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous negative tense
bilemiyordum
bilemiyordun
bilemiyordu
bilemiyorduk
bilemiyordunuz
bilemiyordular
Future negative tense
bilemeyeceğim
bilemeyeceksin
bilemeyecek
bilemeyeceğiz
bilemeyeceksiniz
bilemeyecekler
Present interrogative tense
biler miyim?
biler misin?
biler mi?
biler miyiz?
biler misiniz?
bilerler mi?
Present continuous interrogative tense
biliyor muyum?
biliyor musun?
biliyor mu?
biliyor muyuz?
biliyor musunuz?
biliyorlar mı?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past interrogative tense
biledim mi?
biledin mi?
biledi mi?
biledik mi?
bilediniz mi?
bilediler mi?
Past continuous interrogative tense
biliyor muydum?
biliyor muydun?
biliyor muydu?
biliyor muyduk?
biliyor muydunuz?
biliyorlar mıydı?
Future interrogative tense
bileyecek miyim?
bileyecek misin?
bileyecek mi?
bileyecek miyiz?
bileyecek misiniz?
bileyecekler mi?
Present negative interrogative tense
bilemez miyim?
bilemez misin?
bilemez mi?
bilemez miyiz?
bilemez misiniz?
bilemezler mi?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present continuous negative interrogative tense
bilemiyor muyum?
bilemiyor musun?
bilemiyor mu?
bilemiyor muyuz?
bilemiyor musunuz?
bilemiyorlar mı?
Past negative interrogative tense
bilemedim mi?
bilemedin mi?
bilemedi mi?
bilemedik mi?
bilemediniz mi?
bilemediler mi?
Past continuous negative interrogative tense
bilemiyor muydum?
bilemiyor muydun?
bilemiyor muydu?
bilemiyor muyduk?
bilemiyor muydunuz?
bilemiyorlar mıydı?
Future negative interrogative tense
bilemeyecek miyim?
bilemeyecek misin?
bilemeyecek mi?
bilemeyecek miyiz?
bilemeyecek misiniz?
bilemeyecekler mi?

Examples of bilemek

Example in TurkishTranslation in English
- Bıçaklarını bilemek için mi?- To sharpen their knives?
Bıçakları bilemek için kullanılan bir çeşit bileşim.It's a compound used for sharpening knives.
Duydum ki bir biley taşı ve keskisi varmış,bunları dişlerini bilemek için kullanıyormuş.I hear he's got a whetstone and a chisel, and he uses them to sharpen his teeth.
Silahlarını bilemek mi?To sharpen your weapons?
O bıçakları bilerim sıcağı umursamam.I can sharpen them mower blades, don't mind the heat.
Öyleyse ben de gider bıçaklarımı bilerim.I am going home, to sharpen my knives.
Onları benim yerime bilersin diye.And you're sharing that with me why? I thought you'd sharpen them for me.
"demirin demiri bilediği gibi, insan da insanı biler.""as iron sharpens iron, so man sharpens another man. "
Bütün bu şeylerin mucidi olan adamla bir tanışsam. Mutfaktaki sihirbaz teneke kutularını açar. Maydonez hazırlar, bıçakları biler.If I meet that guy who had the idea to make all this stuff... wizard in the kitchen opens cans... prepares mayonnaise... sharpens knives
Her yıl temmuzun 4'ünde, şapkasını ve yağmurluğunu çıkarır, kancasını biler, ve vahşileşir.Every 4th of July, he gets out his hat and slicker, he sharpens up his hook, and runs wild.
Bu kılıcı kahvaltıdan önce biledim.Now, I sharpened this blade before breakfast.
Yüzüğün bir kısmını biledim ki John'un elini sıktığımda batırıp bir miktar kan akıtabileyim. Dexter!I sharpened part of it so that I could prick Joe's hand when we shake and draw a small drop of blood.
Zırhınızı parlattım, kılıcınızı biledim, kıyafetlerinizi seçtim. Hava biraz soğuk Majesteleri.I have polished your armour, sharpened your sword, selected your clothes, there is a slight chill in the air today, sir.

More Turkish verbs

Related

Not found
We have none.

Similar

Not found
We have none.

Similar but longer

Not found
We have none.

Random

bezermek
half greek and half to
bıcıbıcıyapmak
do
bıktırmak
pall
bırakışmak
you drop to
biber gibi yanmak
burn like pepper
biberlemek
pepper
bildik çıkmak
do
bileğine güvenmek
rely on the wrist
bilenmek
do
binmek
mount

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'sharpen':

None found.