"buraya birşey yerleştirmek yasal değildir yazıyor. | "it's illegal to place anything on that pole. |
- Tahribatın yerleştirmek istiyor. | - It seeks to place it. |
- Yörüngeye yerleştirmek için bir F-302 kullanacağım. | - I will use an F-302 to place it in orbit. |
-Yanlış yerleştirmek mi? | - Misplaced? |
-Yanlış yerleştirmek. | - Misplaced. - Honey. |
- Genelde zihnime buranın haritasını iyice yerleştiririm. | I make an overall blueprint in my mind, you know, and then... It's really the only place to be alone in a crowded cityl. I like it very much. |
Evinin dışına bir kamera yerleştiririm. | I will set up a camera outside of his place. |
Eğer oraya girmeme izin verirseniz, bu fareyi yerleştiririm ve çıkıp--- | If you just let me get in there, I'll replace that mouse and be outta there-- |
Herkesi yerli yerine yerleştiririm. | I'll make sure everyone's placed properly. |
Kupanın altına tera cevizi yerleştiririm. | l place the terra nut under the cup. |
Bu 4 barın arasını bir grafik gibi görürüm, ve, çok fazla sözcük, çok fazla hece yerleştirebilirim. fazlasıyla sözcük, ve bazen, bilirsin, eğer beat mükemmelse, Bu 4 bara yerleştirebileceğin başka... başka sözcük yoktur en iyilerini yerleştirirsin | I see like a graph in between them four bars, and within that, I could place so many words and so many syllables and so many words, and at times, you know, if the beat am perfect, I can take it to the point |
Buraya nasıl bir pencere yerleştirirsin? | How do you roll a window down in this place? |
Her birini, belirli bir numara sırasına göre yerleştirirsin. | You move each one. You place them in numeric order. |
Taşları, bölgeni oluşturmak için yerleştirirsin. | You place stones to create territories. |
Ve her bir çiçeğin içine, gözlerini tüm umutlarının durduğu gökyüzüne çevirerek özlemini yerleştirirsin. | And you place in every calyx the smile of your yearning, with your eyes turned up to heaven where all your hopes reside. |
-İnsanları yeni işlere yerleştirir. | - He places people in jobs. |
Ardından, karı koca arasındaki özel bir deneyim sonrasında... kocası onu Kadın Geliştirme Sistemimize yerleştirir. | Then, in a very private experience between husband and wife, he gently places her in our female improvement system. |
Bay Sanford harika biri. İstenmeyen bebekleri sevgi dolu yuvalara yerleştirir. | Mr. Sanford is a wonderful man who places unwanted babies in loving homes. |
Bombayı yerleştirir, fitili ateşler. Sonra da elbette koşarak uzaklaşır. | He places the bomb, lights the fuse, and starts to run away. |
Bu yüzden ses kendini, kısmen ve mükemmel olmayan bir şekilde algılayıp kontrol ettiği belli bir süreç içine yerleştirir. | Thus the voice places itself within a given process, which it perceives and controls only in part, and only imperfectly. |
"Saat 9:00'da, X'in kopmuş elinden aldığım tohumları 10 cm derinlikte toprağa yerleştirdim. | 'At 9:00 P.M., I placed the seeds taken from the severed hand of X in four inches of earth. |
- Dört ana çıkış noktalarına altı adet iki kişilik SUV jeeplerinden yerleştirdim. | - I've placed six two-man SUVs at multiple extraction points down four main auto-routes. |
- Onları burada saklayamazdım, - Kızkardeşiniz kaçmak zorunda kaldı , - Bu yüzden onları Neuilly'de bir yere yerleştirdim. | I couldn't keep them here, your sister had to flee, so I placed them with a woman in Neuilly. |
- Onu ben yerleştirdim. | - Save it. I placed that stuff. |
- Çünkü ben yerleştirdim. 5 Nisan'da Ali'nin dairesine koydum. | On April 5, I placed it in Ali's apartment. |
Son iş olarak bu kitabı kapıların yanına yerleştireceğim beni izleyecek olanlara uyarı olsun diye. | My final act. I will place this book by the doors as a warning for any who follow me. |