""Afine dinlenmeye geçt kianaru'yu beklemek için, , Geri dönüş zamanı." | "Afina laid to rest to await kianaru , the time of returning." |
"Aslında seni beklemek için buraya geliyordum." | "I was really coming over here to wait for you". |
"Başla" diyene kadar beklemek zorundasın adamım! | - Get back! You got to wait till I say "go," man! |
"Bize katlı olması lazım, pencerede beklemek ve istemek..." | "we got to get decked up, wait at the window and solicit..." |
"Buda'ya kavuşmak için ölmeyi beklemek niye? | "Why wait to die to meet Buddha? |
"Ben sabırsızlıkla, şerefi beklerim... | "I eagerly await the honor... And the privilege |
"Bir daha asla." denilmesi pek umurumda değil çünkü sadece oturur ve beklerim. | I don't mind when they say, "Oh no, no more," 'cause then I just sit back and wait. |
"Hemen git, Bart. Eğlenmene bak"... ...."ben seni beklerim" mi derdin? | 'Go ahead, Bart. Have your fun. I'll be waiting for you'? |
"Kızlar Tuvaleti" - Dışarıda beklerim. | I'll... wait outside. |
"Virginia'nın masalarından birinin boşalmasını beklerim" dedi. | "l prefer to wait until one opens up in Virginia's station." |
"Binmezsen çok fazla beklersin!" demiştin değil mi? | "Get in, or you will wait too much!" |
# Konuşulmayı beklersin, sesi tanırsın # | You wait to be spoken to You'll know by the sound |
- Aynen, vurulmayı. Ama bilmelisin ki, ördek avlamak süre alır. Bazen 2-3 saat beklersin. | But you should know it can be a while, sometimes you wait 2-3 hours. |
- Bir kase una koyar ve osurmasını beklersin. | You put it in a bowl of flour and you wait till it farts. |
- Daha çok beklersin. - Evet. | You're going to have a long wait Yeah |
"Eski sadık yaver, efendisinin dönüşünü bekler". | "Old Faithful Awaits His Master's Return". |
"Görür o uyumayan çocukları Yatağın ucunda bekler onları" | "She sees all those who do not sleep At the foot of the bed she waits, I'm told." |
"Köpekler sahipleri dönmese de sadakatle bekler" | "Dogs waits loyally for a master who won't return" |
"Para yeteneği bekler." | "Money waits for talent. " |
"Tanrı, birisinin kendine bir ekmek parçası vermesini uman bir dilenci gibi kımıldamadan bekler. | "God waits like a beggar standing still... "...before someone he hopes will give him some bread |
"Birkaç gün bekledim ve sonra içinde restorana gelmem gerektiğini yazan bir e-posta geldi." | I waited a couple of days and then I got an email telling me to come to, er... come to a restaurant. |
"Birkaç saat bekledim." | "l waited for several hours. |
"Büyük helikopterler gelmek üzere." ve birkaç dakika bekledim. | "Big helicopters about to come," and waited a few minutes. |
"Dünya telaş içinde, kusursuz olmak için bekledim" demişti. | Said the world's in a rush, but he waited to be perfect. |
"Nereden gelmiş olabileceğini, yaşam biçimini ve galaksisini hesapladım," "gezegensel kaçış hızı, kalkış göstergesi, gerekli yakıt kapasitesi" "ve sonra, bekledim." | I worked out the possible provenance, the life form and galaxy, planetary escape velocities, launch windows, necessary fuel capacities, and then, I waited. |
"Hiç gelmeyecek olsan da, her gün şelalenin orada seni bekleyeceğim." | "Even if you never come, I will wait for you every day at the waterfall." |
"Ne kadar sürerse sürsün seni bekleyeceğim." | "I will wait for you, for as long as it takes. " |
# Senin için bekleyeceğim. # | "I will wait for you" |
# Ve seni bekleyeceğim # | And I will wait, I will wait for you |
# Çünkü seni bekleyeceğim # | - 'Cause I will wait, I will wait for you |
"Ben kimin için bekliyorum?" | "For whom I am waiting for?" |
"Seni bekliyorum, senin için yanıp tutuşuyorum, Peña Flor. " | "I am waiting for you and yearning for you, Peña Flor. " |
# Seni görmek için burada bekliyorum. # | ♪ here I am waiting to see ♪ |
## Tezgahta bekliyorum## | # I am waiting at the counter |
- "Otobüs bekliyorum" | 'I am waiting for a bus.' |