| 'Ve yine İngiltere kaderini belirlemek için penaltı atışlarına gidiyor.' | 'And so, yet again, England go into the penalty shoot-out 'to determine their fate.' |
| - "Neden işi ben hâlletmiyim ki?" - Stan... Sonrasında tek yapmanız gereken sıradaki nakliyenin ne zaman olacağını belirlemek için Doğal Yaşamı Koruma'dan ithalat iznini almaktı. | Why not just take care of it myself?" Stan-- then all you needed to do am pull the import permits from fish and wildlife to determine when the next shipment would be. |
| - Bizim işimiz bunu belirlemek. | And that's what our job is to determine here. |
| - Bunu belirlemek pek mümkün olmaya-- | Well, that's not possible to determine from... |
| - Büyük şampiyonu belirlemek için bir soru daha soracağız. | We're gonna have a tiebreaker to determine the grand champ. |
| - Kimi dahil edeceğimi ben belirlerim. | - I determine who's in and who's out. |
| Beni bir daha yanlış yönlendirirsen kaderini ben belirlerim. | Mislead me again, and I shall determine your fate for you. |
| Fizyolojik tedavisini belirlerim. Ama güvenini kazanmadan ona yardım etmeyi umamayız. | i'll determine his physiological treatment, but we have no hope of truly helping him until we gain his trust. |
| Kasaba halkını inceler ne kadar iş kaldığını belirlerim. | I'll assess the townspeople and determine how much work is left to do. |
| Hacimleri eşitlersin, piyasanın nasıl olduğuna bakarsın ve sonra da fiyatları belirlersin. | You set the volume levels, determine what the market is and then you figure out workable prices. |
| Sana davranış şeklini kendin belirlersin ve senin yaşamın epey komforsuz olacak. | You determine how you're treated |
| Sana muamele şeklimi kendin belirlersin. | You determine how I treat you. |
| Sonra, bu kararı vermiş, eğimi veya fırsatıyla, olabilecek avcıyı belirlersin. | And then,determine which predator is most likely-- by inclination,by opportunity-- to have made that decision. |
| Söz konusu gizli mektubun saklanması için önceden bir yer belirlersin ve almak için de sonraki bir zamanı ayarlarsın. | You predetermine the location to drop, id est, hide the lettre confidentielle in question and then arrange a later time for retrieval. |
| - Benim yolumu Tanrı belirler. | It is the Lord who determines my path. |
| - Vuruş sayısını onlar belirler. | It's what determines the number of chimes. |
| Acımasız bir dönem hangi gezegenin yaşayacağını, hangi gezegenin öleceğini belirler. | But now they have to survive a period of violence and destruction a brutal phase that determines which planets will live and which planets will die. |
| Adil piyasa değerini ne belirler? | What determines fair market value? |
| Ama gerçek şu ki, partinin çizgisini parti başkanı belirler. | But the party leader determines the party's course. |
| - Jethro, ölüm sebebini belirledim. | I determined a cause of death. |
| - Paramı alabileceğim bir yol belirledim, bu yüzden... ölmeden önceki gece Clayton'ı aradım. | - I am determined to get my money back one way or another, so... I called Clayton the night before he died. |
| -Beyler, cinayet silahını belirledim. | Gentlemen,I have determined the murder weapon. |
| Anahtarın, yaklaşık boyutunu ve şeklini belirledim. | I determined an approximate size and shape for the key. |
| Bay Flood'un vücudunu ve tıbbi kayıtlarını inceledikten sonra ölüm sebebinin tıkanıklık sebebiyle boğulma olarak belirledim. | After examining Mr. Flood's body and reviewing medical records I determined that the cause of death am asphyxiation due to suff ocation. |
