"Biz Birleşik Devletler halkı, daha mükemmel bir birlik kurmak adına, "adaleti, iç huzurunu, "savunmayı ve toplum refahını sağlamak, | "We, the people of the United States, in order to form a more perfect union, establish justice, insure domestic tranquillity, provide for the common defence, promote the general welfare, and secure the blessings of liberty, |
"onu kurmak ve toplum ile uyum içine sokmak." | "establishing it and harmonizing it with society. " |
...Büyük Doğu Asya Refah Dünyası'nı kurmak için imparatorluğumuzun geleceği sizlersiniz. | establish the Greater East Asia Co-prosperity Sphere You are the hope of our Empire, |
1950'lerde hükümet, düşük bütçeli bir büro kurdu. Gülünç bir amacı vardı: Bu gezegenden olmayan bir ırkla bağlantı kurmak. | In the 1950s, the government started an underfunded agency with the laughable purpose of establishing contact with a race not of this planet. |
1998'de Başkan Stanwick Finnegan yürütme emri 1451'i imzaladı. Clockwork kod adında bir pilot program kurmak için. | In 1998, president Stanwick Finnegan signed executive order 1451, establishing a pilot program code-named "Clockwork." |
Bu iyiydi çünkü nasıl bir tekke kurarsın. | That's good because that's how you establish a cult. |
Kişiliğini tespit edersin ortak bir nokta hakkında saygıdeğer bir iletişim kurarsın. | Okay. Um, you establish a personal, respectful connection based on a common interest. |
Arap Yarımadası'nın çoğunu... ele geçirdikten sonra, Suudi Arabistan Krallığı'nı kurar. | #With the help of the Wahhabi Islamic warriors,# #Ibn Saud establishes the Kingdom of Saudi Arabia.# |
Saat 23'ü geçtikten az sonra, Savaş Bakanı Edwin Stanton evin arka salonunda bir karargah kurar ve Savaş Bakanlığının telgrafçılarıyla bağlantı kurar. | Shortly after 11 p.m., Secretary of War, Edwin Stanton, sets up a headquarters in the back parlor of the house, and establishes relays between there and the War Department telegraph operators. |
Çok yakın dostluk ilişkileri kurar ve sıkıntı olduğunda kaçıp gider. | He consistently establishes intimate relationships, and then flees when there are consequences. |
- Bağlantıyı kurdum bile. | I've already established contact. |
- Bir adım daha ileri giderek düşmüş kadınlar için bir ev kurdum, efendim. | I have taken it one step further. I have established a House Of Fallen Women, sir. |
- Bir haberleşme bağlantısı kurdum. | I've established a com link. |
Az önce George Jefferson Kilisesini kurdum. | I've just established the Church of George Jefferson. |
Bağlantı kurdum. | I have established contact. |
Kendi ülkemi kuracağım Balhae'nin şimdiki arazisine, Georan'ın yardımıyla. | I will establish my own country on the territory of current Balhae with a help of Georan. |