Cooljugator Logo Get a Turkish Tutor

katlanmak

to bear

Looking for learning resources? Study with our courses! Get a full Turkish course →

Conjugation of katlanmak

Ben
Sen
O
Present tense
katlanırım
I bear
katlanırsın
you bear
katlanır
he/she/it bears
Past tense
katlandım
I beared
-
-
Future tense
katlanacağım
I will bear
-
-
Present continuous tense
katlanıyorum
I am bearing
-
-

Examples of katlanmak

"Bu çok büyük bir acı, yalnız başına katlanmak zor. "

"This is far too great a sorrow to bear alone. "

"Katlanılmaz acıya katlanmak."

"To bear... "with unbearable sorrow."

"Kim buna katlanmak ister, yorgun bir hayatın yükü altında?

"Who would fardels bear, To grunt and sweat under a weary life, "But that the dread of something after death,

"Üzüntüleri paylaşacak arkadaşlara sahip olunduğu sürece acıya katlanmak kolaylaşır." Shakespeare

As long as people have friends to share their sadness... it becomes easier to bear." Shakespeare

# Dayanılmaz acılara katlanmak#

♪ to bear with unbearable sorrow ♪

Ara sıra seninle olduğum sürece her şeye katlanırım.

I can bear anything as long as I'm with you sometimes.

Her zorluğa katlanırım seninle olmak için

I can bear any hardships to be with you

Herşeye katlanırım ama vapmirlere değil.

I could bear anything, but not vampires.

Elinor, onların kaba ve acımasız sataşmalarına nasıl katlanırsın?

Elinor, how would you bear their relentless vulgar teasing?

Eğer yalan söylüyorsan sonuçlarına katlanırsın.

If you lie you will have to bear the consequences.

Polisleri ararsan sonuçlarına katlanırsın.

You call the cops... You bear the consequences!

"Benim yıldızla süslü kopuzum, melankolinin kara güneşine katlanır."

"My star-spangled lute bears the black sun of melancholy."

"Tüm acılara katlanır, her şeye inanır... "Ve her şeyi umut eder... "Her şeye dayanır.

It bears all things, believes all things, hopes all things, endures all things.

Buna sadece katlanır ve yapar çünkü bir erkektir.

He simply bears up, and he does it... because he's a man.

Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır.

It bears all things. It believes all things.

Buna biraz daha katlanacağım.

I will bear with it a little more.