...Ve şimdi baylar ve bayanlar tıbbın kesim kısmını deneyimlemek üzeresiniz. | And now, ladies and gentlemen you are about to experience the cutting edge of medicine. |
Ama Tanrı bile dahasını istiyor. Daha fazla deneyimlemek, vermek. | But even God wants more- to experience more, to give. |
Ben de deneyimlemek istedim. | I wanted the experience. |
Beynimiz kısa ataklarda anksiyeteyi deneyimlemek için tasarlanmıştır sürekli devam eden durumundaki gibi bundan zevk almak için değil. | Our brain is designed to experience anxiety in short bursts, not the prolonged duress yours has seemed to enjoy. |
Biz deneyimlemek için buradayız, küçük tırnağı geliştirin. | We're here to experience, evolve the little toe. |
- Bu konuda daha önce de deneyimlerim oldu. | -I've had a lot of experience in this. |
- Gençken, ilk ölüm deneyimlerim şok ediciydi. | - You know, when I am young my first few experiences with death were... shocking. |
- Sadece yakın zamandaki deneyimlerim bana daha açık fikirli olmayı öğretti diyelim. | - Let's just say recent experiences have taught me to keep an open mind. |
Ama Bill Parrish, entrikaları sonlara doğru fark etmeye başladı. Öyle ki Makyavelcilik, deneyimlerim arasında nadiren karşı karşıya geldiğim bir durumdur. | But Bill Parrish has been on the receiving end of machinations so Machiavellian... that it has rarely been my experience to encounter. |
Ama benim deneyimlerim var, zaten önemli olan da bu. | But I have the experience, and it's experience that counts. |
"Hangi deneyim veya deneyimler... | "What experience or experiences have best prepared you, |
"deneyimler kendi zihnimden gelmediğidir" | "the experiences did not come from my own mind." |
- Bazı tatsız deneyimler yaşadım. | - I've had unpleasant experiences. |
- David... ..Fakat arkadaşım son zamanlarda zor deneyimler yaşıyor. | - David... ..but my friend has had some difficult emotional experiences recently. |
- Eşsiz deneyimler! | - Unique experiences! |
Keşfettim ve deneyimledim. | I explored and I experienced. |
Onları yaşadım, deneyimledim çünkü. | Well, I lived it. I experienced it. |