| Bak, dronları etkinleştirmek veya kontrol etmek için genden daha fazlasına ihtiyacın var, yoksa... Evet, evet, evet, tabii ki! | Look, you need more than just the gene in order to activate or control the drones, otherwise... yes, yes, yes, of course! |
| Bunu rapor etmenin tek yolu, bombayı etkinleştirmek. | The only way you can report this now is to activate the bomb. |
| I, aptalca geldiğini biliyorum Ama, biz yeniden etkinleştirmek gerekiyor. Eski bilim projesi bu fırtınayı sona erdirmek için. | I know it sounds stupid, but, uh, we need to reactivate our old science project to end this storm. |
| Lazer topunu etkinleştirmek için üsteki kuleye ulaşmamız gerek. | We make our way to the top of the security tower to activate the turret. |
| Sanford Harris'in Nancy Lewis ve Nick Lane'i etkinleştirmek için tuttuğu adam olabilir. | He sounds like the same man who sanford harris hired To activate nancy lewis and nick lane. |
| Güya çok akıllı olmalılar ama kullanmaya ihtiyacın olmadığın şeyleri neden etkinleştirirsin ki? | They're supposed to be smart. But why activate something that you don't need and you're not using ? |
| -EMDA alıcılarını ne etkinleştirir? | - What activates NMDA receptors? |
| Bu kod telefonu etkinleştirir. | This code activates the phone. |
| - Çipini etkinleştirdim. | - I activated his chip. |
| Anlaşılan, istemeden yedek nöro elektrik güç hücrelerinden birini etkinleştirdim. | apparently, I inadvertently activated a backup neuroeIectric power cell. |
| Fırlatma sistemini etkinleştirdim! | I activated the launch system. |
| Kafandaki patlayıcıyı etkinleştirdim. | I've activated the charge in your head. |
| Sadece onu etkinleştirdim, kardeşim. | I simply activated it, brother. |
