Ama her ikisinde de seni ağırlamak isterim. | But you must let me entertain you in both. |
Ayrıca, müşteri ağırlamak suç değil. | There's no law against entertaining. |
Ağabeyin dönene kadar seni ağırlamak niyetindeyiz. | We would like to keep you entertained until your brother returns. |
Bu akşam seni ağırlamak için hazırlık yapmamıştım ama kendini evinde gibi hissedebilirsin. | l wasn't prepared to entertain this evening, but make yourself at home. |
Bu ağırlamak için buraya müsafirlerini getirenler için büyük bir sorun. | It is a big problem considering people come here to entertain their guests. |
Arkadaşlarım gelirse onları sen ağırlarsın. | If my friends arrive, you might entertain them. |
Nezaketle ağırlarsın seni görmeye gelen taliplerini; | But thou with mildness entertain'st thy wooers, |
Kocasını evini çekip çevirir... dostlarını ağırlar... onun mutlu ve başarılı olması için çabalar... ve kocasının, onunla evlendiği için gurur duymasını sağlar. | She runs her husband's home... entertains his friends... tries to make him happy and successful... and proud of being married to her. |
Ben burada kaç tane taçlı baş ağırladım.Bu taraftan. | How many crowned heads have I entertained here. This way. |
Konuklarını ben ağırladım. | I entertained his clients. |
Oh, tüm dünyadan memnun ziyaretçiler ağırladım... | Oh, I've entertained satisfied visitors from all over the world -- |