"...onu bağışlanmış ve çöpe atılmış kıyafetlerle giydirmek... | "...to dress him well in donated, cast-off clothes, |
- Ama güzel bir kız. Minnettar olmalısın çünkü bir gün seni giydirmek için burada olmayacağım. | Look, you need to be grateful, because one day, I won't be here to help dress you. |
13 yaşına kadar onu hep ben giydirmek zorunda kalmıştım, biliyor musunuz? | Do you know that I used to have to dress him till he am 1 3? |
Adamın işi cesetleri giydirmek ya. | The man dresses up dead people like dolls for a living. |
Ama şimdi Emma burada, ben onu ren geyiği gibi giydirmek istiyorum ve onun aptal gibi görünmesini istiyorum. | But now that Emma's here, I wanna dress her up like a reindeer and make her look like an idiot. |
Chitti'yi giydiririm. | - l change Chitti's dress. - including brief. |
En kısa sürede oğlunu kaldırıp giydiririm. | I can get your boy up and dressed in no time. |
Günün birinde ben de kendi çocuğumu dünyanın yedi harikasından biri olarak giydiririm ve beraber şeker için yalvarmaya gideriz. | Then someday I'll dress my own kid up as one of the seven wonders of the world, and we will go around begging for sugar. |
Hadi gidelim, takside giydiririm. | I dress her in a taxi. |
Sabah seni giydiririm. | And I'II dress you in the morning. |
- Onu nasıl böyle giydirirsin? | - How can you dress him like that? |
Onları yıkarsın, giydirirsin, beslersin. | shower them, dress them, feed them. |
Onu yeniden giydirirsin. | You'll re-dress him, change his haircut. |
Uyanınca altını değiştirirsin. Sonra giydirirsin. | So when he gets up, you gotta change his diaper and then get him dressed. |
Çocuğu temizler, giydirirsin... ama asla iyi yapamazsın. | That child had bad blood. You can clean it, dress it up, but you will never make it good. |
Annem beni komik giydirir. | My mommy dresses me funny. |
Bir anne çocuğunu yatırır, onu rahat ettirir, ona mama verir onu giydirir, onu eğitir. | A mother puts a child to bed, comforts him, feeds him, dresses him, educates him! |
Bizi baştan çıkarmak için, Şeytan kötülüğü giydirir, Onu güzel gösterir. | In order to tempt us, the devil dresses evil up, makes it look good. |
Ne çeşit bir kilise, çocukları şeytanlar gibi giydirir? | What kind of church dresses kids like satanists? |
Seni kim böyle giydirir ki? | Who dresses you like this? |
- Kıyafetlerini giydirdim. | He's dressed. |
- Sonra onu giydirdim. | - And I dressed him. |
Bay Jennings, Onu yıkayıp giydirdim. | Mr. Jennings, I've washed him and dressed him. |
Besledim, giydirdim, soydum hastalığınızda baktım. | I've fed you, dressed and undressed you, nursed you in sickness. |
Böylece onu giydirdim. 22'lik tüfeği aldık. | So I get her all dressed up. We get the .22 out. |