- Hatta havuç doğramak için yanında her zaman bir makine bulundurur. | - He's got a little machine for chopping carrots. |
- Kendi kolunu doğramak gibi mi? | -Like chopping yourself in the arm? |
Beş para etmezmiş gibi, Wallace, Glendale'e geri gelmiş, sırf ilk seferinden bezdirmek için, ve doğramak için, ve, öf... | Like a bad penny, that Wallace, he'd get back on a train to Glendale, only to harass the first time, and then to chop up and, you know, ugh. |
Bir fıçı asitte boğabilir miyim yoksa önce doğramak mı lazım? | Could I squeeze him in a vat of acid or do I have to chop him up first? |
Bunları benim için doğramak ister misin? | You want to chop those up for me? |
- Sen yengece bak, ben bunları doğrarım. | You do the crabs, I'll finish chopping. |
Eğer Lucy üzülürse seni satırla doğrarım. | If Lucy gets hurt, I'm gonna chop you with the meat cleaver. |
Eğer bir Yoma yada Claymore beni dövüşürken görürse, onu dilim dilim doğrarım! | If I can see my opponent, whether it's a Yoma or it's a Claymore, I'll chop you to pieces! |
Eğer bir daha yüzüme kapatırsan onu doğrarım. Sonra da yem niyetine kullanırım. | You hang up on me again, I chop her up right now and I'll use her for bait! |
Eğer bir kez daha horlarsan o burnunu doğrarım. | Tonight if you start snoring again, I'm chopping of your nose. |
Böyle doğrarsın. | You chop like this. |
Öfkelendiğin zaman çok gürültülü doğrarsın. | You always chop so loud when you're frustrated. |
... bu yüzden onları küçük parçalara - doğrar... | ...so she chops them up into little bits... |
ve görmemek için gözlerini yer , sonra kendisini doğrar! | and eats his eyes so he won't see, then chops himself up! |
Bir sürü işe yaramaz şey doğradım. | I've chopped off such a useless thing. |
Kremalı mantar çorbasının içine doğradım. | They're chopped into the cream of mushroom soup. |
Sabah markete gittim. Sebzeleri doğradım ve sizi de unutmadım Dr. Turner. Buyrun. | I went to the market this morning and... and chopped the vegetables, and I didn't forget about you either, Dr. Turner. |
Soğanları doğradım, hazır. | I got those shallots chopped and ready to go. |
İki parmağımı baltayla doğradım. | I chopped two toes off that foot with an axe. |
Onu bir elime geçirirsem, onu doğrayacağım... doğrayacağım. | Once l find him, l will chop his.. l will chop his.. |