- Duyabileceği şeyi ummak için. - Komik. | For the hope of what they might hear. |
- En iyisi, hiç görmemeni ummak. | Well, let's just hope you never do. |
- Tek yapabileceğimiz en iyisini ummak. | - Without good data, all we can do is wait... - ...and hope for the best. |
Ama bunu istemek çok olur, ummak bile yeterince muhteşem. | But it's too much to ask, too noble a gesture to hope for. |
Ama burada tek yapabileceğimiz böyle yatıp virüsü kapmamış olmayı ummak. | But all we can do here is lie around and hope that we're not infected. |
" Benim gitmek istediğim yerler gider umarım. | "I hope it goes to all the places I want to go. |
"... bu yüzden, umarım bu okunabilir halde olur. " | "and et, so I hope this will be readable. |
"... umarım bu daha da kötüleştirmez..." | "... I hope this doesn't make it worse..." |
"...umarım beni affedersin." | "and I hope you forgive me |
"...umarım bulunamaz." diye bahsetmiyor. | "If this is who George Sr. is, let's hope he remains missing." |
- Ancak umarsın, değil mi? | Well, one can only hope, right? |
- Neyi umarsın? | You hope what? |
...ve hapse girip burada ne olduğunu çözmelerini umarsın. | You get arrested for killing a cop, and you go to jail and hope they sort out what happened here. |
Ancak umarsın zaten. | One can only hope. |
Bazen birisine deneysel bir enerji bandı ile belli bir dozda ilaç verdiğinde o kişinin ortalıkta başıboş dolaşıp gereksizce dikkat çekmesindense, masasında sessizce oturmasını umarsın. | You know when you accidentally dose someone, like with an experimental energy patch... and you hope they'll sit quietly at their desks... but instead they wander around, drawing unnecessary attention to themselves? |
Dediğim gibi meşhur kadın odalıklarla her erkek, diğerlerinin çaktığı yerlerde başarılı olmayı umar. | As I said, with the famous courtesans every man hopes to succeed where all the others failed. |
Herkesi korur, her şeye inanır, ...her şeyi umar, her şeye dayanır. | It protects everybody, believes all things, hopes all things, endures all things |
dikenlerin arasından gülleri topla uyuyan ağaçların rüyalarını böl... dikenlerin arasından gülleri topla uyuyan ağaçların rüyalarını böl... bir çok masal. bir hikaye seçip... kitaplardan kaçmayı umar. | Through the thorns, pluck the roses snip the dreams, from the tree of snoozes. Through the thorns, pluck the roses snip the dreams, from the tree of snoozes. Many a tales, of hopes to look. |
"Onları sırlarından kurtarmayı umdum." | I hoped I'd freed them of their secret. |
"Şuandan itibaren seninle ilgileneceğim" deyip, beni alıp, tüm bu işe yaramaz formaliteden uzaklara götürmeni umdum. | Telling me: "From now on I'll take care of you". I hoped you'd take me away from all these useless formalities. |
# Ve günün birinde geri dönmesini umdum # | ♪ And hoped that ♪ ♪ Someday she'd come back ♪ |
- Benimkini de. - Sizi sık sık düşündüm iyi ve mutlu olmanızı umdum. | - I've thought of you so often... and hoped you were well and happy. |
- Beğenirsin diye umdum. | - I hoped you'd like it. |
- Bunun sadece bir kâbus olduğunu umuyorum. | I am hoping it's just a bad dream. |
- Mesajı aldı diye umuyorum. | I am hoping she has got the message. |
Aksini kanıtlamayı umuyorum. | I am hoping to prove otherwise. |
Ama Tara Knowles'ın olayı biraz aydınlatabileceğini umuyorum. | But I am hoping that Tara Knowles might be able to shed some light. |
Ama umuyorum ki çocukları bir araya getirip her şeyi açıklağa kavuştururuz. | But I am hoping that by bringing the kids together, we can push everything out into the open. |