Aslında Homer ilaçları saymak ve sıralamak için erkenden kalktı. | Actually, Homer got up early to count and sort pills. |
Biliyor musun, benimle kavga etmeye başladı. Sonra da evlilik hakkında konuşmaya başladı. Ben de bu tarz şeylerin bana uzak olduğunu sıralamak istedim. | You know, she started fighting with me, and then she started talking about the wedding and... how I'd sort of, kind of been distant. |
Bill Dinle , sanmıyorum Eğer dışarı sıralamak için bir konumda konum kimşüpheliveyadeğil değil bu noktada . | Listen, Bill, I don't think you're in a position to sort out who's a suspect or not at this point. |
Gizemli odada bulduğumuz eşyaları ...sıralamak biraz zaman alacak. | It's going to take us some to sort through all the items we found in the mystery room. |
Herşey bir anda oldu, hepsini sıralamak imkansız | So many things happened at once, it's impossible to sort them all out |
Artık bunları da asansör de sıralarım. | I'll sort it in the elevator. |
Pek çok insan bu sıralar keyifsiz. | Hmm, a lot of people are out of sorts. |
Yılına göre sıralar ya da renklilerle siyah-beyazları birbirinden ayırır. | She sorts them by year, or separates color ones from black and whites. |
Ailene gay olduğunu söylemek gibi bir şey 2 hafta sonra şey gibi olursun: "Oh, evet, üniversitede her şeyi sıraladım" "ve şimdi, tekrar heteroseksüelim." | It's like telling your parents you're gay, then two weeks later you're like, "Oh, yeah, I've sorted everything out with the uni "and now I'm straight again." |
Cinsine göre sıraladım; | I sorted them into genera; |
Davetiyeler için kelimeleri sıraladım. | So I've sorted the wording for the invites. |
Kız dergilerini tarihlerine göre sıraladım. | Oh, and I sorted your girly magazines by date. |
Neyse, hiç olmazsa onları sıraladım. | At least I've got them sorted out. |