Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
Biz müzede sergilenmek için varız, Laredo. | We're museum exhibits, Laredo. |
Londra Kulesi'nde sergilenmek üzere geri getirildiler. | They're due to be unveiled tonight at the Tower of London. |
Uçakta adadaki bir fuarda sergilenmek üzere getirilen iki milyon değerinde elmas varmış. | Well, the plane am transporting a couple million dollars' worth of diamonds for a jewelry expo on the Island. |