Ama hepinizin arzuladığı şey bedenimi okşamak | But all you ever desire Is to caress my physique |
Belinin kıvrımlarını hissetmek, arka kavisleri ve ardından nazikçe okşamak 2 güzel... | Feel the slope of her waist, the curve of her back and then gently caress her two beautiful... |
Bir kadının yumuşak cildini okşamak, | The caress of a woman's soft skin. |
Bu kucaklamak gibi miydi, okşamak gibi mi? | Was it like a caress or like a... like a pat? |
Burada, sürekli karanlıkta sadece bedenini hissetmek ve okşamak gözlerimi köreltti ve kör olmaya başladım. | Here, in constant darkness, only feeling and caressing your body, my eyes have atrophied, and I've started to go blind. |
Hatta okşarım. | I'll caress it, even. |
Hep okşarım. Kendimi okşamaktan çok hoşlanırım. | I love caressing it. |
Kendimi sık sık okşarım. | I often caress myself. |
Onları öperim, okşarım. | I caress them, I kiss them. |
Seni yüzüme yaklaştırıp, öpüp okşarım, elimdeki küçük şey.... | I kiss and I caresses you Release me from my face stress you dear little thing in my hand. |
Elinin onunkine getirirsin, saçını okşarsın. "Saçların çok hoş yumuşacık ipek gibi." dersin. | You take that hand in yours, caress her hair, and say, "Your hair is so nice, so soft and silky." |
Sabahtan bu yana... Öpüp okşarsın beni... | 'By morn... '...you caress me...' |
Saçını okşarsın. | After you caress her hair. |
(Adamın yanaklarını okşar...) | .. and caresses his cheek... |
Esmé gür saçlarımı yastıktan kaldırdı... ve fısıldadı, tıpkı... şehvetle okşar gibi, şunları söyledi: | "Esme lifted my heavy hair from the pillow "and whispered, "like voluptuous caresses, |
Onlara dokunur, onları okşar, inceler sonra ağzına sıçmalarını ister, fakat yutmaz. | He touches them, caresses them, examines them then makes them defecate into his mouth, but he does not swallow it |
Pazar günleri, adam arabasını şımartırken kadın sararmış evlilik resimlerini okşar. | On sundays, he pampers his car while she caresses yellowed wedding photos. |
Sevgi ile okşar. | He caresses it dearly and weeps. |
'Önce bir direksiyonu güzelce okşadım sonra arabayı çalıştırdım' | 'I caressed the steering wheel gently and started the car' |
Bu yüzden ben de ensenizi okşadım. | forthatreason I caressed you're neck. |
Hepsi anlamsızdı, ben de... onu okşadım, parmaklarımla, dudağımla... | All pointless, so I just caressed him, how I could - with my fingers, with my lips |
Onu okşadım. | I caressed him. |
Sadece okşadım. | I caressed them. - Just - - Did you pull on them? |