oylamak

- Tekrar oylamak istiyorum.

- I call for another vote.

- Öyleyse bu yine de kişiyi oylamak oluyor.

- So it's still a vote for a person.

-Burda kalıp oylamak mı istiyorsunuz?

Do you want to sit here and take a vote?

Anlaşmayı oylamak isteyenler yelpazelerini açtı.

Those who wanted to vote for the treaty opened their fans.

Ben dondurmanın yasal olarak kalmasını oylamak istiyorum.

Okay, I would like to vote to keep ice cream legal.

Açıklaması, sadece annenizin ve benim oylarım geçerli.

That means that mommy and mine are the only votes that count.

Bak, oylarım hala var, eğer azaldığını görürsem,

Look, i've got the votes, but if it gets close,

Meseleleri oylarım ve bence Romney'nin iş adamı olark tecrübesi ekonominin hareketi için tam ihtiyacımız olan şey.

I vote issues, and I think Romney's experience as a businessman is the thing we need to get this economy moving.

Onlar benim oylarım.

Those are my votes.

'Ülkenin tamamında oylar kullanıldı,

'Up and down the country, the votes are now in.

- Bu oylar gerek.

- We need these votes.

- Buradaki oylar Tree Hill Lisesi'nin kral ve kraliçesi için.

- The votes are in for Tree Hill High's king and queen.

- Kral oylar karşılığında Hollese'e ve diğer parlamento üyelerine toprak dağıtma sözü vermişti.

The king promised to make Holles his chief royal councillor in exchange for votes in his favor.

-Bütün oylar sayılınca.

When is she getting home? When they count all the votes.

Dağıtımı için oyladım. Çünkü kasırga için hazır olduğumuzdan emin olmak istedim. Aslında, bunun Stafford Yasasına uymadığını anlayacağını düşündüğümden değil.

I voted for dismantlement because I wanted to make sure we were prepared for the hurricane, not because I thought your reading of the Stafford Act am illegal per se.