| - Cennifer Rawley'e suçlamada bulunmak veya salıvermek için bir günden az vaktim kaldı. | I have less than a day to either charge or release Gennifer Rawley. |
| - Onları hemen salıvermek zorundayız. | - We'll have to release them at once. |
| Ama tutuklamadan 32 saat sonra salıvermek zorundayız. | The remand expires in 32 hours and then we have to release him |
| Aslında hala bir çocuk olmama karşın kendimi tam erkek gibi hissediyordum. Ve bu duyguyu dışarı salıvermek için hiçbir imkanımız da yoktu. | inside you feel a man's feeling, and there am no way to... release this feeling. |
| Ateşböceklerini salıvermek için buraya gelmişti. | He came over here to release fireflies. |
| Onu hangi akla hizmetle salıverirsin, Clay? | How the hell could you release him, Clay? |
| Şans eseri Soapy Smith'i de salıverirsin o zaman. | Oh, and incidentally, you're to release Soapy Smith, as well. |
| Ve bir duyguyu bedenimizde ya da beynimizde yaşadığımız anda hipotalamus hemen gerekli olan peptidi üretir ve onu kan dolaşımına salıverir. | And the moment that we experience that emotional state in our body or in our brain... that hypothalamus will immediately assemble the peptide... and then releases it through the pituitary into the bloodstream. |
| - Palmer'ı salıverdim! | I released Palmer! |
| Onu düzelttim, onu altın kaplı kafesten salıverdim. | I fixed her, released her from your gilded cage. |
| Protestocu kızımızı, Heidi'yi salıverdim. | So, I just released our protest girl, Heidi. |
| Pençelerinden seni salıvereceğim.Anlaştık mı? | I will release you from my clutches. Deal? |
