"Abicierum" kelimesi "vazgeçmek" demektir, "teslim olmak" değil. | The word "abicierum" means "to give up", not "surrender". |
"Aşkımızdan vazgeçmek istemiyorum, ya sen?" dedi. | "I don't want to give up our love. Do you?" |
"Rock'n'Roll" yıldızı hayatından vazgeçmek istediğinden emin misin? | That's going to be a little bit harder. Are you sure you want to give up the life of a rock 'n' roll star ? |
- Ama bütün yiyecekten vazgeçmek zorunda mıyız? | --But do we have to give up all the food? |
- Bazı kusurlardan vazgeçmek zordur. | Hard to give up certain vices. |
"nasıl vazgeçerim." | "give up my desire" |
- Senin özel davanda bu işi halletmek uğruna bir aylık maaşımdan vazgeçerim. | In your particular case, I'd give up a month's pay for the job. |
Angela için hayatımdan vazgeçerim. Küçük bir saygınlık neymiş? | I'd give up my life for Angela, so what's a little dignity? |
Ben baltadan vazgeçerim sen de meclisten vazgeçersin. | I'll give up the axe, and, uh... you give up the coven. |
Ben istediğimde vazgeçerim mi dedin sen? | What did you say when I wanted to give up? |
- Bebeğinden nasıl vazgeçersin? | how do you give up your baby? |
...Maho'dan vazgeçersin ve bir daha karşısına çıkmazsın. | Why don't you just give up, and never appear before Maho again. |
Aylarca kendini Chaney'yi bulmaya adadıktan sonra şimdi nasıl vazgeçersin? | How can you give up now after the many months you've dedicated to finding Chaney? |
Bazen çocukların için kendi hayallerinden vazgeçersin. | You know, I think that parents sometimes, they gotta give up their dreams so their kids can have one. |
Ben baltadan vazgeçerim sen de meclisten vazgeçersin. | I'll give up the axe, and, uh... you give up the coven. |
"Babası için kim vazgeçer?" | "Who gives up for papa?" |
- 50 dolar verirsek bebekten vazgeçer. | We give her 50 bucks, she gives up her baby. |
Arı birey olarak koloninin refahı için bireysel özgürlüğünden vazgeçer. | She gives up her individual freedom for the wellbeing of the colony. |
Birkaç denemeden hayalkırıklığı ile ayrılınca... cesareti söner ve vazgeçer. | When several leads prove disappointing, she gives up, discouraged. |
Gülümsüyordum çünkü annem kazandığını bildiği zaman vazgeçer. | I am smiling because my mom only gives up when she know has won. |
"Beyaz atlı prens" hayalimden yıllar önce vazgeçtim. | I gave up on "knight in shining armor" a while ago. |
"Senin için her şeyden vazgeçtim. | " I gave up everything for you. |
'Yorulmuştum, ve sanırım vazgeçtim. | '`I got tired, and I kinda gave up. |
- Aramaktan vazgeçtim, çünkü geri dönmen beş gün sürüyor. | I gave up because you would take like five days to call me back. |
Eğer bana kediyi verirsen, çini vazodan vazgeçeceğim. | You're robbing me blind... but I will give up Pottery Barn if I can just have the cat. |