- Birbiriyle savaşmak için bir sürü insanın bilgisayarlarıyla girmesi anlamında. | Meaning people log onto their computers - and battle each other. - Yep. |
- Evet, yeterli değil en azından savaşmak için. Lakin eziyet etmek için yeterli olur. | No, not enough, at least to do battle. |
- General şimdi ayrılırsanız, bir savaşta daha savaşmak için yaşarsınız. | General, you can live to fight another battle if you leave now. |
- Ve aşk savaşmak demektir. | - And love's a battlefield. |
- açılmış olan grup davasıyla savaşmak için yeterli paramız yok. | And battle a major class action lawsuit in the courts. |
Ben sadece kendim için savaşırım. | I fight only my own battles. |
Ben savaşlarda numaralarla savaşırım. | The battles I fight are with numbers. |
Bir seferde bir kez savaşırım. | I fight one battle at a time. |
Türklerle savaşırım binlerce kafire karşı saldırım gözlerine bir gülümseme getirebilmek için. | Fight the Turk... do battle with a thousand infidel... to bring a smile to your eyes. |
Şeytanla bile Pistol için savaşırım. | Is I'd battle Satan for Pistol. |
Bir adam ölürse, savaşı durdurmazsın, sonuna kadar savaşırsın. | If a man goes down, you don't stop the war, you battle through. |
Gözünün içine bakıp savaşını verirsin ve onunla işin bitene kadar savaşırsın onun da seninle işi bitene kadar. | You look it in the eye and you do battle, and you keep doing battle until you are finished with it, and it is finished with you. |
Hangi düşmanla savaşırsın? | - What enemy do you battle? |
- Alo, I.R.S.? Benim için savaşır mısınız? | Could you fight my battles? |
Evet, ama bu versiyonunda, Annie kafayı yer ve bir grup Şeytani İcat'la savaşır hemde ölümcül bir göğüs göğüse çarpışma. | Yeah. Except in this version, Annie goes nuts and battles a bunch of Evil Inventions - in deadly hand-to-hand combat. |
Sana gerçek bir savaşçı nasıl savaşır göstereceğim. | I will show you how a true warrior battles. |
Senin adına hep karın mı savaşır? | Why do you always have your wife fight your battles for you? |
İlerleyen yıllarda... 1920'nin ulusal yasaklama kanunu... Yeraltı dünyası güç kazanır ve kendi aralarında savaşır aynen modern ulusların ve büyük şirketlerin yaptıkları şekilde. | In the years following the passage... of the National Prohibition Act of 1920... the nation's underworld rises to power and battles amongst itself... just as modern nations and corporations do. |
Anneniz öldükten sonra büyükannenizle çok savaştım. | I battled with your grandmother after your mom died. |
Bağırıp, savaştım ama beni tuttu. | I screamed and I battled, but he held me. |
Ben kendi şeytanlarımla savaştım ve senin yardıma ihtiyacın var. | I have battled my own demons and you need help. |
Bense onunla Ashok Vatika'da tek başıma savaştım. | l battled him alone in Ashok Vatika. |
Burayı parçalamamak, bozmamak için otlarla, tozla, rüzgarla savaştım. | I battled mesquite, dust, and the wind... to keep it this big. |