- Bizim işimiz de ona yetişmek. | - It's our job to catch up. |
- Bugün de bize ekmeğimizi ver. Bana yetişmek istiyorsan acele et! | - Our Daily Bread Give us this day ... (Gunther), hurry up, if you want to catch up with me. |
- Haydi Sid'e yetişmek zorundayız. | - We have to go catch up with Sid. |
- Ona yetişmek için zamanın vardı. | -You had time to catch up with him. |
- Onlara yetişmek zorundayız! | "We have to catch up to them!" |
"Belki sonra size yetişirim." Ne diyorsun? | "Maybe I'll catch up." What do you think? |
- Ben sana yetişirim. | - I'll catch up to you. |
- Bana yetişirsin. | - You'll catch up. |
-O zaman yetişirsin. | - So, you'll catch up. |
Bana yetişirsin sanmıştım. | ! I thought you were gonna catch up. |
Belki bu sırada biz de geyiği yakalarız. Sen de bize yetişirsin. | And maybe we'll have taken the stag by the time you catch up with us. |
Ben yürümeye başlayacağım, tüm bunlar evet demekse bana yetişirsin. | I'm gonna start walking. If all that meant yes, catch up. |
"Sonsuza kadar, kaçamazsın sana eninde sonunda yetişir." | "You can't buck it forever. It catches up to you. |
- Zaman hepimize yetişir Doktor! | Time catches up with us all! |
Ama eninde sonunda sana yetişir ve gerçek sorunun buranda olduğunu anlarsın. | But sooner or later, it catches up to you that... the real problem you're having is all up here. |
Ama ne kadar uzağa kaçarsanız kaçın ve mücadeleniz ne kadar sert olursa olsun gelecek size bir şekilde yetişir. | But no matter how far you run, or how hard you fight, the future catches up. |
Arkadaşları inliyor şimdilik, ardından felaket yetişir ona. | His friends groan for a moment, then disaster catches up with him. |
- Atlarına yetiştim. | - I caught up with their ponies. |
Ama sana yetiştim ve seni ezdim geçtim. | But I caught up and I crushed you. |
Ben 30 dakikadır üstündeyim ve sana yetiştim. | I've been on it 30 minutes and I caught up with you. |
Evet sanırım ben de son anda yetiştim. | Yeah, I-I guess I'm all caught up. |
Gece kalacağımız mekana 80 km kala arkadaşlarımdan birine yetiştim. | '50 miles from the overnight holt, 'I caught up with one of my colleagues, 'but he wasn't much help.' |
"Ama bir gün sizlere yetişeceğim ve | "But someday I will catch up to you. |