"Yitirme sanatında ustalaşmak zor değil..." | 'The art of losing isn't hard to master. |
Ama Yoshi'nin amacı, babasına rağmen Jin'de ustalaşmak. | Jin is the toughest one to master. If only because a compassionate warrior is contradictory in turns. |
Ama önce hepsi bir şeyde ustalaşmak zorunda; ticaret. | But first, they must all master one thing, trade. |
Ateşbükmede ustalaşmak için daha fazla zamana ihtiyacım var. | I need more time to master firebending. |
Beni bilgiye yönelt, ve ben de hayatımı onda ustalaşmak için harcayayım. | Point me to the knowledge, and I will spend my life mastering it. |
) hissediyorum. Metroda ustalaştım kalabalıkta çarpılmadan yürümeyi öğrendim yahudiler için söylenen şirin bir kelime öğrendim. | I mastered the subway, how to jaywalk without being hit, and I've learned a cute new word for Jewish people. |
- Eh, fantezi-fu'da ustalaştım. | - Eh, I mastered "fantasy fu." |
Abartmak istemiyorum, ama sanırım ilişkiler mevzusunda iyiden iyiye ustalaştım... | I don't want to overstate it, but I think I've sort of mastered relationships completely, like forever, into perpa-tutu. |
Ama sonra ilerledim ve ustalaştım. | But then I mastered it and I moved on. |
Ama zamanla onda da ustalaştım. | But in time, I mastered it as well. |