| Bakın bayan, sinirlenmek istemiyorum. Ama belli kurallar var. | Listen, I don't want to get angry, but there are rules. |
| - Oralara şu anda girmeyeceğini biliyorum çünkü girersen sinirlenirim. Toni toplantıda seni kurtardı. | [Chuckles] Okay, I-I know you're not gonna go there right now because if you went there, then I might get angry. |
| Bazen sinirlenirim. | And sometimes I get angry. |
| Eğer kafamı güç çekirdeğinin içine sokarsanız, sinirlenirim. | You stick my head in a power core, I'll get angry. |
| İşimi kaybedersem sinirlenirim. | When I lose business, I get angry. |
| Eğer bana sinirlenirsin, ne yaparsın? | If you get angry at me, what will you do? |
| Sadece sinirlenirsin. | You'll just get angry. |
| Sen sinirlenirsin. | You get angry. |
| Bir çocuğu birşey yapması için zorlayamazsın çünkü kapı çarpmalarıyla, bağırışmalarla sonuçlanır ve sonra çocuk da sinirlenir. | You can't force a kid to do stuff, 'cause then it just leads to a lot of door slamming and name-calling, and then the kid gets angry, too. |
| Hangi anne çocuğu ağlıyor diye sinirlenir ki? | What kind of mother gets angry at her kid for crying? |
| Herkes sinirlenir. | Everybody gets angry. |
| Morrison sinirlenir. "Siz başka bir şey görmeye geldiniz, değil mi? | - Light My Fire! Light My Fire! Morrison gets angry. |
| O da sinirlenir. | He gets angry. |
| Barb benim en yakın dostum ve çok sinirlendim ve sinirlenince çok fevri olurum. | Barb is my best friend. And I just got angry and I tend to be very impulsive when I'm angry. |
| Ben de ona sinirlendim ve bu hikayeyi uydurdum. | I got angry as well... so I've invented this story. |
| Bu yüzden sinirlendim ve kendime sorular sormaya başladım. | So I got angry. And I started to ask my own questions... |
| Bunun üzerine sinirlendim, çünkü "çöp kutusu" diye kasdedilen şeyin, aslında bilgisayarda var olan bir kavram olduğunu bilmiyordum. | So I got angry because I didn't realise that the bin am in the computer, Remember that, Mr...? |
| Bütün atları sattılar! Ben de sinirlendim ve işi bıraktım. | They sold all the horses, I got angry and I left. |
