Aynı kıyafeti giydiğimizi gördü ve her zamanki gibi altta kalmak istemedi muhtemelen. | She probably saw she and I were wearing the same outfit and didn't want to get outdone... As usual. |
Ignatius bir İrlandalı olduğu için ve altta kalmak istemediği için... mektubu yanıtlamaya karar verdi ve cevaben şöyle dedi: | And Ignatius being an Irishman and not wishing to be outdone decided to reply to him and his reply said: |
Maratha, şeref borcunu ödemede altta kalmak istemez demiştin. | You told me that a Maharatha does not like to be outdone in paying a debt of honor. |