"Bak, bir dur levhasını çalmak büyük bir suçtur" dedim Bay Mac. | I told him, Mr. Mac. I said, "Hey, stealing a stop sign-- that's a felony," |
"Barneys'te kocamla tartışıp başka bir takım çalmak için Macy's'e geldim." | "I had an argument with my husband at Barney's so I came over to Macy's to steal another suit." |
"Bazen çalmak, çalınmaktan daha cesaret kırıcıdır. | "Sometimes it is more disheartening to steal than to be stolen from. |
"Bir ajan için; sırları çalmak, onlar için para ödemekten genellikle daha idealdir." | For a spy, it's often better to steal secrets than pay for them. |
"Derken bir gece, Boşsurat çalmak için aradığı yüzü buldu" | "Until one night, Hollowface finally found a face to steal." |
Ben de sizin evlerinizi çalacağım. | Now I will steal yours. |
Bu şarkıyla... sessizce çalacağım kalbini. | With this song... I will steal your heart away. |
Bunların ikisini çalacağım. | I will steal two of these. |
Kalbini çalacağım. ve onu uzaklara götüreceğim. | I will steal your heart away, I will take your heart away. |
Kalbini çalacağım. | I will steal your heart away. |
Onların çaldığını, onlardan çalıyorum. | What they have stolen, I am stealing back. |
İlk evliliğim gençliğime mal oldu ve şimdi ben bir başkasınınkini çalıyorum. | My first marriage cost me my youth, and here I am stealing someone else's. |
"Adamın 2 milyon Dolarını çaldım da ondan." | because I stole his $2 million. |
"Kız benim kalbimi çaldı, bu yüzden ben de onun hayatını çaldım. " | "She stole my heart, so I stole her life." |
"Mortal Kombat." Pediyatri'deki bir hemofilden çaldım onu. | Mortal Combat. l stole it from a hemophiliac up in Pediatrics. |
"Motosiklet çaldım" maddesini listenden sildik. | We crossed "stole a motorcycle" off your list. |
"Sevgili Riley, bu kadavrayı bir göz hekimi öğrencisinden sadece senin için çaldım." | "Dear Riley, I stole this cadaver head from an ophthalmology student just for you." |