Ana yemek olarak bizi servis yapmak mı? | You mean serve us for the main course? |
Elin tabaklıyken servis yapmak zor olmalı. | I guess it's kinda tough to serve with your hands stuck to plates. |
Hapiste 5 yıl ya da bir savaş birliğinde servis yapmak. | Five more years in prison or serve in a combat unit. |
Harika. böylece ben tatil günümde de, insanlara servis yapmak zorundayım. | Great. So on my one day off, I have to serve people food. |
Küçük kardeşime servis yapmak hoşuna gitti mi? | Like you served my baby brother? |
- Onlara ben servis yaparım. | Give me a bottle. I'll serve them myself. |
Ben sana servis yaparım. | I'll serve you. |
Ona evde hep ben servis yaparım. | I'll serve him. |
Sen bana mesaj at, sana servis yaparım. | I massage you; I serve you. |
Size servis yaparım, ama sana yapmam, Vince. | You know what? I'll serve you guys, but not you, Vince. |
Politikacılar kendine servis yapar. | Politics serves itself. |
Bak, az önce bir grup kafein bağımlısına servis yaptım. | Look, I just served a bunch of raging caffeine addicts. |
Evet, o adama servis yaptım. Hem de hoşuma gitmeyecek kadar çok kez. | Yeah,I served him. |
Geçen gün, Fincher Craud'a servis yaptım. | Yesterday, I served the "Filkinkrauft. |
Ona ben servis yaptım. | I served him myself. |
Onları, kıçımı sildiğim 6 inçlik sandviç ekmeğiyle servis yaptım. | I served them six-inch tuna subs that I wiped my ass with. |