Get a Turkish Tutor
to rain
- Acele et yağmur yağmak üzere.
-Hurry up, it's about to rain.
Acele et, yağmur yağmak üzere.
Hurry up, it's gonna rain.
Biliyorum canım ama yağmur yağmak üzere ve frenleri tamir ettirmem lazım, ayrıca hayat sigortası çekini acenteye teslim etmeliyim.
I know, sweetie, but it's about to start raining, and I need to fix the brakes and I have to drop off the life insurance check.
Burası çorak bir arazi. Ürünler kuruyor ve yağmur yağmak bilmiyor.
It's a hard place - crops that fail and rains that never come.
Daha dün bana yağmur yağmak üzere dedi çünkü kıçında hissedebiliyormuş.
Just yesterday, she told me it was about to rain 'cause she could feel it in her hip.
İkimizden biri ölene kadar Üzerine ölüm olur yağarım.
I will rain hell down upon you until one of us is dead.
- Brittany'de sürekli yağmur yağar.
-It always rains in Brittany.
- Paris'te yağmur yağar mon cherie.
It rains in Paris, ma cherie. But only in the spring.
- Yağmur yağınca, şakır şakır yağar.
When it rains, it pours, Don Gregorio.
- Yılın dokuz ayı yağmur yağar orada.
It rains nine months of the year in Seattle.
- Üzerine yağmur yağar.
It rains on it.
# Üzerine yağacağım. #
I will rain on you