| Her şeyden önce, kaçaklar ve uyuşturucu kaçakçıları su yollarını kullanırlar, otostop yapmak için iyi bir yer değil yani. | Well, first of all, smugglers and drug runners use the waterways-- not a great place to hitchhike. |
| Kendi başına otostop yapmak için otoyola yürüyor. | He's walkin' down to the highway ramp to hitchhike hisself a ride. |
| Yürümek veya otostop yapmak zorunda kalmışlardı. | They had to walk or hitchhike. |
| Belki otostop yaparım. | I might hitchhike. |
| Bolca otostop yaptım... | I hitchhiked, too. |
| Burada olduğunu öğrendiğimde, otostop yaptım. İşte böyle. | When I heard he am here, I hitchhiked all the way. |
| Yolun yarısına hizmetçi getirdi sonra da otostop yaptım ve korktum. | I drove halfway here with the housekeeper and then hitchhiked and I am scared. |
