Bana antrenman yapmak için daha fazla zamana ihtiyacın olduğunu söyledin. | You said you need more time to practice. |
Biraz antrenman yapmak için can atıyordu. | And she's been aching for some practice. |
Bu günlerde ilk defa... antrenman yapmak bana zevkli geliyor. | For the first time... I feel like practice is enjoyable these days. |
Bu salak defterlerle antrenman yapmak zorunda olduğumuza inanamıyorum. | I can't believe they're making us practice with these stupid notebooks. |
Bugün de takım antrenman yapmak zorunda. | And today, the team needs to practice. |
Okula gidip antrenman yaparım.. | I'll go to school and practice |
Kendi kendine antrenman yaparsın. Ve hazır olduğunda, işi kaptığında başkasına asılırsın. Bu kadar basit. | You can have a good old practice on your own, and when you're ready, when you've got the hang of it, you have a go at someone elses. |
O kadar çok antrenman yaptım ki notlarım düşmeye başladı. | I practiced so much, my grades started to fall. |