Anlaşma yapmak (to make a deal) conjugation

Turkish
19 examples

Conjugation of eiti

Ben
Sen
O
Present tense
anlaşma yaparım
I make a deal
anlaşma yaparsın
you make a deal
anlaşma yapar
he/she/it makes a deal
Future tense
anlaşma yapacağım
I will make a deal
-
-
Past tense
anlaşma yaptım
I made a deal
-
-
Present continuous tense
anlaşma yapıyorum
I am making a deal
-
-

Examples of anlaşma yapmak

Example in TurkishTranslation in English
"Bir anlaşma yapmak ister misin?""Want to make a deal?"
- Avukatı anlaşma yapmak istiyor.- His lawyer wants to make a deal.
- Ben bir anlaşma yapmak istiyorum ama.You can try, but I'm willing to make a deal.
- Bir anlaşma yapmak isteyecek.He'll want to make a deal.
Bir anlaşma yaparım ve sözümden dönmem.I make a deal, that's the deal. Just like you.
O kızları geri almak için şeytanın kendisiyle bile anlaşma yaparım.I would make a deal with the devil himself to get those girls back.
Onunla bir anlaşma yaparım.I'll make a deal with him.
Sen bana bildiklerini söylersin, ben de sizinle bir anlaşma yaparım.You tell me what you know and maybe we can make a deal.
Belki de Starkov ile bir anlaşma yaparsın.Maybe you can make a deal with Starkov.
Bir anlaşma yaparsın, tanıklık etmeyeceğini kanıtlamak için parayı alırsın.You make a deal, take the money to verify you won't testify.
Moskova'ya gidip, geri kalanını alıyoruz, Vladikavkaz'a gider sen Aslan'la 450.000 Pound'a bir anlaşma yaparsın KGB'nin adamı Çeçenistan'a gider ve Margaret'ı alır.We go to Moscow, take the money, and go Vladikavkaz You make a deal with Aslan for 450.000 pounds
Ya bizimle bir anlaşma yaparsın, ve biz de meslektaşlarımızla bu işi çözeriz ya da federal polis tarafından alıkonulursun bu senin problemin.Either you make a deal with us, and we'll solve everything with our colleagues in the federal police and you'll get yourself your real problem.
Çünkü, ya benimle şimdi bir anlaşma yaparsın.., ...ya da bu para için yıllarca savaşırız.Because you can either make a deal with me right now or we can continue to fight about the money for years.
Magnussen sadece bir kişinin zayıflıklarını bulduğunda anlaşma yapar. Buna baskı noktası der.Now, Magnussen only makes a deal once he's established a person's weaknesses, the pressure point, he calls it.
- Jim, seninle bir anlaşma yapacağım.-Well, Jim, I will make a deal with you.
Peki ya şuna ne dersin, seninle bir anlaşma yapacağım.We'll see what I say ... will make a deal ...
"Maxine Seagrave adında bir şeytanla anlaşma yaptım. ""So I made a deal with a devil by the name of Maxine Seagrave."
- Annemle anlaşma yaptım.What's goin' on? I made a deal with mom.
- Bir anlaşma yaptım.- I made a deal.

More Turkish verbs

Related

Not found
We have none.

Similar

çapmak
do
kapmak
snatch
kıpmak
crop
kopmak
break
sapmak
turn to
yağmak
rain
yakmak
light
yanmak
burn
yapmak
make
yarmak
split
yasmak
veil
yatmak
lie
yaymak
scatter
yazmak
write
yıkmak
ravage

Similar but longer

yapınmak
try to
yapışmak
stick

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'make a deal':

None found.
Learning languages?