Avcılar bizi hemen vurur! Araziden çıkıp sağ kalmak mümkün değil! | No one leaves the reserve and survives! |
Aynı zamanda sağ kalmak zorunda olduğumu biliyordum ve bundan hiçbir kaçışım yoktu. | At the same time I knew I had to survive it, and that I had no means of escape. |
Babürlüler sağ kalmak için onlardan yermiş. Savaşa her gittiklerinde. | When ever Mughals went for war, they survived on this for several days. |
Bu partide sağ kalmak istiyorsan sen de yapmalısın. | If you're going to survive this party, come up with one too. |
Eğer sağ kalmak ve yaşamak istiyorsan... bekleyeceksin. | If you want lo live and survive... then wait... |
Ben sağ kalırım. | I'll survive. |
Eğer beynin her ikimiz için de gerçekten yeterince büyük değilse, o halde ya ben sağ kalırım ya da her ikimiz birden ölürüz. | If your brain really isn't big enough for the both of us, either I'll survive... or neither of us will. |
Yalnızca bir kişi sağ kalır. | Only one man survives. |
Ama madem ki ben sağ kaldım, belki Bucky de... | But if I survived, maybe Bucky. |
Neden sağ kaldım, biliyor musunuz profesör? | Do you know why I survived, professor? |
Sadece ben sağ kaldım. | Only I survived. |
Senden daha beterlerinden de sağ kaldım. | I've survived worse than you. |
Tabii ki sağ kaldım. | Of course I survived. |
Ben sağ kalacağım. | l will survive alone. |