"Belki size balık tutmak konusunda birkaç şey öğretirim." | "And maybe I show you something about fishing up here, huh?" |
"Kim balık tutmak isterse, kıçını ıslatmalıdır." | "He who wants fish has to get his ass wet." |
"İnsanlar doğaya karşı" temalı etkinliklerde balık tutmak en sevdiğim ikinci ya da üçüncü olur. | "man versus nature" category of activities, I'd say fishing ranks as my top two or three. Oh. |
*Diğerleri ise balık tutmak * Dağ sularının burgacında | # While others fish where mountain waters swirl |
- Avlanmak, balık tutmak, ateş etmek. Babalık, bağlanmak, mutsuzluk. | Hunting, fishing, shooting, fatherhood, bonding, sadness. |
- Hayır ama avlanır ve balık tutarım. | - No, but I hunt and fish. |
- Hayır, derede çok balık tutarım. | - No, I fish lots in a creek. |
Avlanırım, balık tutarım. | Hunting, fishing. |
Bana balık için balık tutmam, balık gibi uyuşmak için balık tutarım diyen sendin. | You're the one that used to tell me you don't fish for fish, you fish for fishin'. |
Belki biraz balık tutarım. | Perhaps I'll do a little fishin'. |
- Sen de amcanla gelip balık tutarsın. | - And you will come with uncle to catch some fish. |
Bazen küçük bir balık tutarsın. | Sometimes you land a small fish. |
Bir gün sen de balık tutarsın. | Someday you'll fish. |
Hayat devam ediyor. Ben tekrar dikiş dikerim sen de balık tutarsın. | I'll start sewing again, and you'll fish. |
Ben bu sularda balık tuttum dostum. | I've fished these waters, mate. |
Glen Arden'da balık tuttum. | I've fished Glen Arden. |
Hayatım boyunca İskoçya nehirlerinde balık tuttum. | I've fished the rivers of Scotland all my life. |