Speak any language with confidence

Take our quick quiz to start your journey to fluency today!

Get started

Takmak (to wear) conjugation

Turkish
30 examples
This verb can also mean the following: give, fasten, put on, give a damn, put something on, affix, hang something on, pick, single someone out for harassment, attach, pick on, pin something to
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present tense
takarım
takarsın
takar
takarız
takarsınız
takarlar
Past tense
taktım
taktın
taktı
taktık
taktınız
taktılar
Future tense
takacağım
takacaksın
takacak
takacağız
takacaksınız
takacaklar
Present continuous tense
takıyorum
takıyorsun
takıyor
takıyoruz
takıyorsunuz
takıyorlar
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous tense
takıyordum
takıyordun
takıyordu
takıyorduk
takıyordunuz
takıyorlardı
Present negative tense
takmam
takmazsın
takmaz
takmayız
takmazsınız
takmazlar
Present continuous negative tense
takmıyorum
takmıyorsun
takmıyor
takmıyoruz
takmıyorsunuz
takmıyorlar
Past negative tense
takmadım
takmadın
takmadı
takmadık
takmadınız
takmadılar
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous negative tense
takmıyordum
takmıyordun
takmıyordu
takmıyorduk
takmıyordunuz
takmıyordular
Future negative tense
takmayacağım
takmayacaksın
takmayacak
takmayacağız
takmayacaksınız
takmayacaklar
Present interrogative tense
takar mıyım?
takar mısın?
takar mı?
takar mıyız?
takar mısınız?
takarlar mı?
Present continuous interrogative tense
takıyor muyum?
takıyor musun?
takıyor mu?
takıyor muyuz?
takıyor musunuz?
takıyorlar mı?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past interrogative tense
taktım mı?
taktın mı?
taktı mı?
taktık mı?
taktınız mı?
taktılar mı?
Past continuous interrogative tense
takıyor muydum?
takıyor muydun?
takıyor muydu?
takıyor muyduk?
takıyor muydunuz?
takıyorlar mıydı?
Future interrogative tense
takacak mıyım?
takacak mısın?
takacak mı?
takacak mıyız?
takacak mısınız?
takacaklar mı?
Present negative interrogative tense
takmaz mıyım?
takmaz mısın?
takmaz mı?
takmaz mıyız?
takmaz mısınız?
takmazlar mı?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present continuous negative interrogative tense
takmıyor muyum?
takmıyor musun?
takmıyor mu?
takmıyor muyuz?
takmıyor musunuz?
takmıyorlar mı?
Past negative interrogative tense
takmadım mı?
takmadın mı?
takmadı mı?
takmadık mı?
takmadınız mı?
takmadılar mı?
Past continuous negative interrogative tense
takmıyor muydum?
takmıyor muydun?
takmıyor muydu?
takmıyor muyduk?
takmıyor muydunuz?
takmıyorlar mıydı?
Future negative interrogative tense
takmayacak mıyım?
takmayacak mısın?
takmayacak mı?
takmayacak mıyız?
takmayacak mısınız?
takmayacaklar mı?

Examples of takmak

Example in TurkishTranslation in English
"Köpeğinin tasmasını takmak birşeydir, ama düğümlendiği zaman..."lt's one thing to wear your dog collar, but when it turns into a noose...
"Orada sadece sen ve ben olacağız." "ve orada, buradaki kumdan çok daha fazla aşk olacak" "Bu peçeyi takmak zorunda kalmayacaksın"'where there will be just you and me' 'and there will be so much love as much as there is sand here' 'where you won't have to wear this veil'
"Tüm yıldızları boynuma takmak istiyorum.""I wish to wear the stars around my neck."
"Umarım bir gün hepiniz bu gözlükten takmak zorunda kalırsınız.""I wish you all to have to wear glasses!"
# Mücevherlerini ve tacını takmak, topuklu ayakkabılarını giymek istedim #♪ I tried wearing your jewels and your heels and your crown ♪
"Hayalet Avcıları"ndaki proton çantasının aynısı bende var ve haftada en az bir kere kıyafetimin üstüne takarım.I own a perfect replica of the "Ghostbusters" proton pack, which I actually wear at least once a week, usually with clothes.
#Ve bu altın kurdeleyi takarım ta ki#And I wear that gold ribbon till
- Afedersin, bir dahaki sefere zil takarım.Look, I'm sorry, next time I'll wear a bell.
- Ayrıca o şeylerden de takarım ne deniyordu ona?- I could also, you know, like wear one of those, uh, what do you call 'em?
- Baş parmağına takarım.- I'll wear it on my thumb.
- Sen daima inci takarsın.You only ever wear pearls.
Akşam partide takarsın.You can wear them to the party tonight.
Ama bir yerde kravat takmak zorunda kalırsan umarım benimkini takarsın.But if an occasion pops up where you have to wear one, I hope you'll wear mine.
Belki bandana takarsın.Maybe wear a do-rag.
Belki işte bunu takarsın diye düşünmüştüm eşcinsel evlilikleri desteklemek için.I thought maybe you could wear it at work to show support for gay marriage.
"Herkes yakışıklı ve kravat takarAnd everyone looks smart and wears a tie
"O kravat takar.""He wears a tie."
# Bazen bir nikah yüzüğü takar♪ Sometimes she wears a wedding ring
- Belki üzerine miktofon takar.- Maybe he wears a wire.
- Bill her zaman papyon takar.Bill always wears a bow tie.
Bugün de takacağım.And I will wear one today.
Bunları her gün takacağım.I will wear them every day.
Dinleme cihazını takacağım.I will wear a wire.
Maske takacağım.I will wear the mask.
Merak etme. Parayı verirken ve fotoğrafta yüzüme peçe takacağım.Don't worry, I will wear a veil while giving the photo and money.
"Rus şapkası takıyorum.""The hat I am wearing is Russian."
Bak.Ben takıyorum ve takmaya devam edeceğim. Güzel altın bir yüzük.Look, I am wearing it, and I'm going to go on wearing it... my nice, big, fat golden band.
Ben Detektif Monk, şu anda kulaklık takıyorum.This is Detective Monk. I am wearing a headset.
Ben gözlüklerimi takıyorum.I am wearing glasses.
Gece güneş gözlüğü takıyorum.I am wearing sunglasses at night.

More Turkish verbs

Related

Not found
We have none.

Similar

Not found
We have none.

Similar but longer

Not found
We have none.

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'wear':

None found.