| Belki bazı maddeleri sıkıştırmak istemiştir? | Maybe he wants some matter compressed? |
| Bu aslında iki aşamalı bir tabanca, ve en sonunda, gazı sıkıştırmak için barut kullanıyoruz. | This is actually a two-stage gun, and at the far end, we use gunpowder to compress gas. |
| Bu kadar veriyi çevirip sıkıştırmak... burada 32 bitlik bir işlemciden bahsediyoruz, ki bu, bu kadar küçük bir şey için olanaksız. | Converting and compressing this much data... I mean,we have to be talking about a 32-bit microprocessor, which is inconceivable for something this small. |
| Gaz ve tozu yoğun yıldızlara ve gezegenlere sıkıştırmak fevkalade güçlü bir olay gerektirir. Sadece dev bir yıldızın ölümü bu olayı takip eder. | To compress the gas and dust into dense stars and planets takes a supremely powerful event -- one that can only follow the death of a giant star. |
| Karaciğerini muhafaza edip damarları sıkıştırmak için mükemmel bir şekli var. | It's the perfect shape to keep the liver From compressing her blood vessels. |
| - Sorun değil, fazlalıkları sıkıştırırım. | I'll compress the signal flow. |
| Ayrıca zamanı da sıkıştırdım, yani otuz dakika otuz saniyede oynayacak. | Also, I compressed time, so that 30 minutes plays in 30 seconds. |
