Beyaz Saray artık fışkıran kuyuyu tıkamak için diğer ülkelerden gelen yardım tekliflerini kabul ediyor. | ...with the White House now getting offers of assistance from other countries to help plug the gushing well. |
Donanmanın eski ekmek su cezası, denizciye yemek cezası için değil, bağırsaklarını tıkamak için verilirdi. | Well, the old naval punishment of bread and water for a week was not to punish by depriving the offending sailor of food, as much as to plug up his gastrointestinal tract. |
Kapıdaki çatlakları tıkamak için bunları ıslatmam gerek. | I need to soak the clothes to plug the cracks on the door. |
Kulaklarını tıkamak için alırsın. | You buy yourself a bag and plug up your ears. |
Silva'nın ülkede daha fazla adamı varsa öğrenmenin en iyi yolu o kaçağı tıkamak. | If Silva has more men in the country, the best way to find out is to plug that leak. |
Burnumu tıkarım. | I'll plug my nose. |
Parmağınla tıkarsın. | You plug it with your finger. |
kulaklarını tıkarsın ve diğer kişinin ne dediğini tahmin etmeye çalışırsın. | You plug your own ears and must guess what the other person said. |
İşte tarih böyle ilerler; hafızasını, kulaklarını tıkar gibi tıkayarak. | plugging its memory like one plugs one's ears. |
Ben tıkadım. | I plugged it up. |
Stark'ın ana sistemlerini tıkadım. | I'm plugged into the Stark's mainframe. |