Benim olan bir şeyi gözden kaybetmek için piyasada oldukça eskiyim. | I've been around too long to lose sight of what's mine. |
Bu yıl içinde, bir çift için kolay, ilk etapta onları araya getirdi ne gözden kaybetmek. | It's easy for a couple over the years to lose sight of what brought them together in the first place. |
İşte tam bu noktada kameralar onu gözden kaybetmek. | And that's where the cameras lose sight of him. |
Onu gözden kaybettim. | I lost sight of her. |
Sonra onu gözden kaybettim, çünkü herkes birbirinin üzerine atlıyordu. | Then I lost sight of him, because everyone am jumping over each other, |