Belki de her zaman Jake'i kızdırmak istedin çünkü çünkü onun şefkatine güvenmiyordun çünkü içinde cezalandırılmak istenen bir şeyler var. | Maybe you've always wanted to make Jake angry because... because you don't trust his tenderness. And because there's something deep inside you that wants to be punished. |
Bizi ya da özgürlük direnişimizi desteklemeyen bir suçlu yüzünden neden bütün Çeçenler cezalandırılmak zorunda? | Why must all Chechens be punished for the atrocities of a few villains who don 't even represent us or our case for freedom? |
Bu konuda sana hak veriyorum ama bu yüzden cezalandırılmak hiçbir şeyi geri getirmeyecek. | I'm giving you that... but being punished by it won't undo it. |
Bu şekilde cezalandırılmak için yanlış bir şey yapmadım. | I didn't do anything to deserve this. |
Koç, kurulun ne dediği ya da sezonun geri kalanı için cezalandırılmak umurumda değil. | Coach, I don't care what the board says or if we forfeit the rest of the season. |
Yoksa cezalandırılırım. | I don't think we're watching them on this TV. |
Düşmanlarımız tetikte... doğru durmazsan, cezalandırılırsın ! | Where did Kiddo go? |
Ya kardeşine katılırsın, ya da kraliyet tarafından cezalandırılırsın. | Either journey with your brother and the Knights Elite, or you can face banishment from the kingdom. |
Yanlış bir şey yaparsan cezalandırılırsın sanıyordum. | I thought if you do something wrong, you're supposed to get punished. |
Bir hanımefendi yanlış bir şey yaparsa onun yerine hizmetçisi cezalandırılır. | If a lady does wrong, her maid is punished on her behalf. A lady? |
Bu gayet açık, suçlular daima cezalandırılır. | It's quite clear, crime doesn't pay. |
Gördün mü? Yanlış bir şey yaptım ve bu yüzden de cezalandırıldım. | See, i did a wrong thing so the tree punished me. |
Yapmadığım bir şey yüzünden cezalandırıldım! | I am punished for a prank I didn't do! |
İşlemediğim bir suç yüzünden cezalandırıldım. | I am convicted of a crime I did not commit. |