| -Mümkün tabii, şirket kendi tohum çeşitlerini ve tohumlarını desteklemiş olabilir ama söylediğim gibi hükümet artık olay çığrından çıktığı için yetki vermek zorundaydı. | It is possible that the company, let's say, promoted its varieties and its seeds and, as I told you, the government had to react after the fact to authorize what am already a reality. |
| - Amir Johnson salya numunesi istedi ve ben, Dr. Tan bu numuneleri sağlaması için yardımcım Terence Hynes'a yetki verdim. | Chief Johnson has asked for saliva samples, and I, dr. Tan, have authorized my assistant, Terrence Hynes to provide these samples. |
| Ben yetki verdim. | I authorized it myself. |
| Dün, Capitol'de yapılan bir kurtarma operasyonuna yetki verdim. | Yesterday, I authorized a covert rescue mission inside the Capitol. |
| Pozisyonlarını güçlendirdikleri anda içeri girmelerine yetki verdim. | I've authorized them to move in as soon as they're in position and at strength. |
| Sana araştırma yap diye yetki verdim. | I authorized you to investigate. |
