"Aralarına halat germek harika olur" diye düşündü. | And thought: "What a wonderful place to stretch a rope!" |
- Bacaklarını germek için fırsat. | - Chance to stretch your legs. |
Ancak yerçekimsel dalgaların dalgalanması havadaki moleküler gibi değil de uzayın kendisinde meydana gelir onları bir ışık demetinde germek yada sıkışmak renklerin değişmesine neden olur. | But gravitational waves ripple not air molecules, but space itself, which means that they can stretch out or compress a beam of light and cause a shift in its color. |
Ayağa kalkmak ve bacaklarını germek ister misin? | Do you wanna get up and stretch your legs? |
Ben bir meme kanseri yürüyüş var Ben germek gerekir ... ve benim telefon durmayacağım ... | I have a breast cancer walk I need to stretch for... and my phone will not stop... |
Hadi, kanatlarımızı gererim. | Come on. Let's go stretch our wings. |
Tuvallerini bile gererim. | I'll stretch canvas for you. |
Jüpiter'in çekim gücü Io'u gerer ve sıkar. | Jupiter's gravity stretches and squeezes Io. |
Ben de biraz gerdim onları. | I stretched a little. |
Gerçekleri birazcık gerdim, o kadar. Arkadaşlar böyle yapar, değil mi? | I just stretched the truth. |
Kollarımı gerdim, bileklerimi çıtlattım. | I stretched my arms and my sore wrists. |
Kuşağımı gökyüzüne gerdim. | I have stretched my bow in the sky. |
Girişe renksiz bir tel gereceğim. | I will stretch a naked wire tight at the entrance. |