- Bazı sorulara yanıt vermek için. | - To answer some questions. |
- Buna yanıt vermek zorunda değilim. | - I don't have to answer that. |
- Müvekkilimin Patty Hewes'a yapılan tehditlerle bir ilgisi yok ve doğrusu sorularınıza yanıt vermek zorunda da değil. | - My client had nothing to do with these threats against Patty Hewes, and frankly, he's not required to answer your questions. |
- Sorularıma yanıt vermek istemiyor. | He won't answer me. |
Adını temize çıkarmak, ya da suçlamalara yanıt vermek benim görevim. | It is my responsibility to clear his name or answer for his crimes. |
- Sana bu akşama kadar bir yanıt veririm. | - I'll wave you an answer tonight. |
Ancak o zaman soruna yanıt veririm. | Then, and only then, am I willing to answer. |
Bir dahaki sefere çağrılarına yanıt veririm. | I'll answer your call next time. |
Bu sorulara sonra yanıt veririm. | I can answer these questions later. |
Evet ve hayır ile cevaplanacak on soruna yanıt veririm. | I'll answer any ten questions that call for a yes or a no. |
- Belki denk gelir de sorduğumuz bir soruya tek ve açık yanıt verirsin. Sen Terör Şubesi'ne atanalı ne kadar oldu acaba? - Yaklaşık 3 saat. | On the off chance that you might be able to provide a single direct answer... to one of our questions, i'd like to ask how long you've been assigned to the terrorist division. |
Daima sorulardan daha çok yanıt verirsin. | You always have more answers than questions. |
Hep yanıt verir. | He always answers. |
Her zaman yanıt verir. | She always answers. |
O da yanıt verir: Niye, zaten yalnız değil miyim? | And she answers: why, am I not alone already? |
Ve O bana yanıt verir. | And He answers me. |
veya galaksi kümeleri olması, çünkü pek kuantum dalgalanması var, dolayısıyla sorularımızdan birine, orda, görebildiğimiz evrende neden 100 milyar galaksi var sorusuna yanıt verir. | Or becomes a cluster of galaxies because there are lots of quantum fluctuations, so it answers one of the questions we have - why are there 100 billion galaxies in our viewpoint? |
-Sanırım buna yanıt verdim. | - I believe I've already answered that. |
Bana sordukları tüm sorulara az önce yanıt verdim. | I just answered the questions they asked me. |
Bana sorduğun her soruya yanıt verdim. Her zaman yaptığım gibi. | I answered every question you asked me, as I always do. |
Ben bir ihtiyaca yanıt verdim. | I've answered a need. |
Bu soruya yaklaşık yüz defa yanıt verdim. | I've answered that question about a hundred times. |
-Lütfen bekleyin, yanıt vereceğim. | - Please have patience and I will answer. |
Ben sadece kesin suçlamalara yanıt vereceğim. | I will answer only specific charges. |
Tamam, sana her pozisyonda ve açıda yanıt vereceğim. | OK, I will answer you in every positions and angles. |
İhbarnamene mahkemede yanıt vereceğim. | I will answer your notice in court. |