# Ve tazelik koymak geri # sallamak ve süpürge mı... | J1 And put the freshness back J1 Do the shake and vac... |
- Bacak sallamak yok. | - Don't shake your leg! |
- Kim ritim aletini sallamak ister? | Who wants to shake their groove thang? |
Annecik kalçaları sallamak istiyor! | Mama wants to shake it. |
Ağacı biraz sallamak zorundasın. | You just have to shake the tree a little bit. |
* * sallarım popomu her fırsatta * * kalçamı çalkaladığımda, girersin transa* | ~~ ~~ I shake my jelly at every chance ~~ ~~ when I whip with my hips you slip into a trance ~~ |
* Podyumda iken küçük popomu sallarım * | * I shake my little tush on the catwalk * |
* Podyumda iken, küçük popomu sallarım* | * I shake my little tush on the catwalk * |
Arkamı döner, saçımı kamçılar ve sallarım. | I turn my back and whip my hair and just shake it off |
# ..bir ileri bir geri sallarsın. | # Then you shake it up and down |
Bir konuşma yaparsın, biraz el sallarsın sonra da spor kulübüne geçeriz. | You'll speak, shake some hands and then we'll head over to the athletic club. |
Giderken el sallarsın belki? | Perhaps shake his hand? |
Hey, Skeever, neleri kavanoza koyup ölünceye kadar sallarsın? | Hey, Skeever, what do you put in a jar and shake till they're dead? |
Ketçap şişesini sallarsın tek damla düşmez, sonra hepsi birden dökülür. | "You shake and shake the ketchup bottle. None will come, and then a lot'll." |
"Hangi kuş sararmış otları sallar?" | Which bird shakes the brown grass? |
Adam basını sallar. | Man shakes his head. |
Bir gök gürültüsü, dağı sallar, kayalar, patlar! | A thunder shakes the mountain, the rocks are burst by the blast! |
Erkek on gün sonra, karanlığa sığınarak, bedenini sallar ve yavru deniz iğneleri doğar. | Ten days later, under the cover of darkness, the male shakes his body and the young pipefish are born. |
Eğer bu halde görürse, kafasını sallar ve, bu da benim hayatta ki seçimlerimden mutlu olamadığı anlamına gelir. | If she sees it like this, she shakes her head, which means she's unhappy with my life choices. |
! Cola'yı salladım! | I shook it up! |
- O'Connell, ben seni salladım. | O'Connell, I shook you. |
Ağacı salladım. | I shook the tree. |
Bana onlarla kalmak isteyip istemediğimi sordular, ve ben salak gibi başımı salladım. | They asked me if I wanted to stay with them, and like a fool I shook my head. |
Bu şekilde salladım. | I shook it around a little bit like this. |
*Kalçamı sallayacağım... *...ve sen paylaşıma bak... | *I will shake my little... *.. and look at the share.. |
Tüm gücümle sallayacağım. | I will shake with all my might. |