Speak any language with confidence

Take our quick quiz to start your journey to fluency today!

Get started

Sağlamak (to ensure) conjugation

Turkish
26 examples

Conjugation of sağlamak

Ben
Sen
O
Present tense
sağlarım
I ensure
sağlarsın
you ensure
sağlar
he/she/it ensures
Past tense
sağladım
I ensured
-
-
Future tense
sağlayacağım
I will ensure
-
-
Present continuous tense
sağlıyorum
I am ensuring
-
-

Examples of sağlamak

Example in TurkishTranslation in English
"3 günlük barış ve müziği sağlamak adına, Wallkill'den ayrılıp buraya New York, White Lake'e geldik.""To ensure three days of peace and music, we've left Wallkill "and are now in White Lake, New York.
"Wesen topluluğunun güvenliğini ve selametini sağlamak için kurallar çıkarmıştır."It says right here, "it establishes guidelines to ensure the safety and well being of the wesen community."
"gemi ve mürettebatın güvenliğini sağlamak için,""... to ensure the safety of ship and crew, ..."
- Barışın sürmesini sağlamak için.- To ensure peace will last.
- Bunun olmamasını sağlamak için tedbirler aldım.I've taken precautions to ensure that won't happen.
Ailem için daha iyi bir geleceği nasıl sağlarım?How can I ensure a better future for my family?
Eğer bu bölgeye dönersen bizzat, hırsızlık ve şantajdan hüküm giymeni sağlarım.If you return to this area, I will personally ensure your conviction for theft and blackmail.
Eğer bunu yaparsa, emin ol Fort Griffith sağlık kliniğindeki bir hemşirenin onu kurtarmama yardım etmediğini bütün dünyanın duymasını sağlarım.Should she do so, I will do my best to ensure the entire world knows that an Army nurse at the Fort Griffith Medical Clinic failed to help save her life.
Gözlerini kaçırsan bile, gözlerimizin birbirini bulmasını sağlarımEven if you look away, l'll ensure that our eyes meet.
Her şeyin hazır olmasını sağlarım.I'll ensure everything's ready.
Evrensel iletişimi nasıl sağlarsın?How do you ensure universal communication?
Hem kendi hem de Kral'ın ölümünü sağlarsın sadece.It would simply ensure your own death and that of the King.
5 boşluk hayatı sağlar biri ise ölümü.Five chambers ensure life and one ensures death.
Acil ve doğru ihbarlarınız sizin güvenliğinizi sağlar.Promptly and accurately reporting information ensures your safety.
Bu keyifli bir gece uykusu sağlar.That ensures a blissful night's slumber.
Bu tören evrende kimsenin yalnız olmadığını hissetmesini sağlar.This ceremony... ensures... that no one... is left to feel alone in the universe.
Bu, her bir yaratığın, genetik verilerini, ilerideki nesillere aktarmasını sağlar.This ensures that each individual creature can pass on its genetic information to future generations.
Ben de Arthur ve Guinevere'in kendi çocukları olmamasını sağladım.It am l who ensured that Arthur and Guinevere have no son of their own.
Bu yüzden burada olmanı sağladım.Hence why I ensured that you made your way here.
Evet, bunu Sarah'ı öldürerek sağladım.Yes, I ensured that by killing Sarah.
Her zaman sana güzel bir el dağıtılmasını sağladım.I've always ensured that you have been dealt a favourable hand.
- Eve güvenle dönmesini sağlayacağım.- I will ensure he gets home safely.
Bu emirler geçerli olduğu sürece, insanlarımın güvenliğini sağlayacağım.Until those orders are rescinded, I will ensure the safety of my people.
Bunun arkasındakini bulduğunuzda cezasının ibret-i âlem olmasını sağlayacağım.When you find the person behind this, I will ensure that their punishment is exemplary.
Buraya geri döneceğim ve yapacağım son şey olsa da her birinizin karnınızın doymasını sağlayacağım ve çocuklarınızın karnının doymasını.I'm coming back here. And if it is the last thing I do, I will ensure that every single one of you are fed and your children are fed, as god is my witness!
Böylece, FBI'e sonunda ulaştığımda, kalan günlerini Bernie Madoff'la kağıt oynamasını sağlayacağım.Which, when I finally hand over to the FBI, will ensure he spends the rest of his days playing pinochle with Bernie Madoff.

More Turkish verbs

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'ensure':

None found.