- Artık arkanızı kollamak durumundasınız. | Now you're gonna have to watch your back. |
- Benim görevim senin arkanı kollamak. | -My agenda is to watch your back. |
Aiko da ben de arkamızı kollamak zorunda değiliz. | So both Aiko and I don't have to watch our backs. |
Ama kendisini kollamak için yöntemleri vardı. | But she had her own way of watching her back. |
Ama yanında yeterince zaman geçirirsen... arkanı kollamak için başka kimseyi tercih etmeyeceğinin farkına varıyorsun. | But, you spend enough time around him... you come to realise there's no one you'd rather have watching your back. |
- Ben arkanı kollarım. | -I'll watch your back. |
- Ben senin arkanı kollarım, sen de benim. | - I watch your back. You watch my back. |
-Arkanı kollarım. | I'II watch your back: |
-Ben seni kollarım. | - I'll watch out for you. |
-Jerry, yerinde olsam kendimi kollarım. | - I'd watch my back if I were you. |
Ama sen bizi koruyup kollarsın. | But as you watch over us, |
Arkasını mı kollarsın? | You watch his back? |
Beraber olduğun adamı korur, onun sırtını kollarsın. | You protect the man you're with. You watch his back. |
Kardeşim beni hep kollar. | My brother always watches out for me! |
Kıçını kollar. | He watches his ass. |
Ormanın Kızılderili ruhu büyücünün mezarını sonsuza dek koruyup kollar. | The Indian spirit of the woods who watches over and protects the medecine man's grave for all eternity. |
İspanyol boğa güreşinde, matador arenada öylece bekler ve boğanın ona saldıracağı anı kollar. | In Spanish Bullfighting, the matador stands in the ring and he watches as the bull makes a series of passes. |
Öncelikle, bu olay yaşanana kadar onu kolladım. | Primarily, I watched her back, till this happened. |
- Ben aşağıyı kollayacağım. | - I will watch from downstairs. |
Tekrar dünyaya gelirsem ben de sizi koruyacak ve kollayacağım. | If I am reborn... I will watch over... and cradle you |