- Beyaz Saray, her türlü yolla karşılık vermek istiyor. | The White House wants answers by any means necessary. |
Bazen adaletsizliğe, merhametle karşılık vermek daha iyidir. | Sometimes it is better to answer injustice with mercy. |
Belki karşılık vermek istiyorsun, ama elinden bir şey gelmiyor. | Maybe you'd like to answer back, but you can't. |
Bir suça, diğeriyle karşılık vermek adalet midir? | Is it justice to answer one crime with another? |
Emredildiği gibi, Hyoemon Shiomi'nin kızı İchi isteklerinize karşılık vermek için burada. | As summoned, Hyoemon Shiomi's daughter Ichi is here in answer to your wishes. |
Sadece benimle ilgilenirler ve karşılık veririm, hediye verirler ve kabul ederim. | Just hitting on me and answering, giving gifts and accepting them. |
Övmeyi unutunca çağır ben yirmi kez çağırırsın, ben bir kez karşılık veririm. | When he will come forget praise, if you call me twenty times, I will answer once. |
Çağrılara karşılık verirsin, istenileni yaparsın. | You answer the bell. You pay your dues. |
"Tanrı daima dualarımıza karşılık verir, Judy." | "God always answers our prayers, Judy. |
- Senin durumunda hayır. Bay Frank her zaman karısına karşılık verir. | Mr. Frank always answers his wife. |
Tanrı, önce çocukların dualarına karşılık verir. | God answers kids' prayers first. |
Ben adaletsizliğe, adalet ile karşılık vereceğim. | I will answer injustice with justice. |
Bana duyulan o sevgiye karşılık verdim. | And I answered that love. |
Bende karşılık verdim. | I answered with the same. |
Önce görmezden geldim,sonra karşılık verdim. | First I ignored it, then I answered it. |