"Ben sadece seni ziyaret etmek ve Kenny ile karşılamak istedim" | "I just wanted to come and visit, and for you to meet Kenny. |
"Yeğenim Lucy bizzat Mathurin ile karşılamak için sabırsızlanıyor." | "My niece Lucy is impatient to personally meet with Mathurin. |
(Gülerek) Gerçek şu ki, o chomping bit yer almaktadır karşılamak için bir bona-fide Amerikan gunfighter. | The truth is, she is chomping at the bit to meet a bona-fide American gunfighter. |
- Belki de kendim için onu karşılamak istedim. | - Maybe I wanted to meet her for myself. |
- Ben ,otele gitmekdiğerleri karşılamak gerekir . | - I must go to the hotel, meet the others. |
- Onu karşılamak istiyorsam, karşılarım. | -If I want to meet him, I'll meet him. |
Alt katta karşılarım seni. | Okay? I'll meet you downstairs. |
Asansörlerin orada karşılarım. | I'll, uh... I'll meet them at the elevators. |
Ben aileni karşılarım ve onlara herşeyi anlatırım. | I'll meet with both sets of parents and tell them. |
Ben aşağı inip seni lobide karşılarım, ama buraya park edemezsin. | I'll come down and meet you in the lobby, but you can't park there. |
Long lsland trenine binerim... ..sen de beni 4:15'te istasyonda karşılarsın. | I'll justtake the Long Island Rail Road and you can meet me atthe train - the 4:15. |
Onları burda karşılarsın. Sana kendi kartlarını vercekler. | You'll meet 'em here and they'll give you their cards. |
Wood hani bazen biriyle karşılarsın ve onun o kişi olduğunu bilirsin ya. | You know Wood, sometimes you meet somebody and you just know. |
- Umarım bu, beklentilerini karşılar. | - I hope it meets his expectations. |
- Umarım burası ihtiyacını karşılar. | - Hope it meets your requirements. |
Ah , Oprah McEnroe karşılar düşünüyorum ve ben size fikir olsun düşünüyorum . | Uh, think Oprah meets McEnroe, and I think you get the idea. |
Bu ikimizin de şartlarını karşılar. | It meets your conditions. |
Jiro'nun lokantası, bu standartları kolaylıkla karşılar. | Jiro's restaurant easily meets these standards. |
"Seni şefkat yerine isteklerimle karşıladım. | "I met you with demands instead of affection. |
Ambulansı ben karşıladım. | I met the ambulance. |
Evet. kuzey tarafında onları karşıladım. | Yes. I met up with them on the north side. |
Grüners' Hytter'in merdivenlerinde onları karşıladım. | And I met them downstairs at Griiners' hytter. |
Ama sevdiğim bir insanı daha benden almasına izin vermeden önce onun ruhunu cehennemin kapısında karşılayacağım. | But I will meet his soul at the gates of hell, before I let him. Take another person from me that I love. |
Ben bir intikamcıyım ve sonumu gururla karşılayacağım. | I am an Avenger, and I will meet my end with pride. |
Ben, seni her akşam... kuliste karşılayacağım. | I will meet you each evening... at the stage door. |
Onları karşılayacağım. | I will meet them. |
Sonucu ne olursa olsun, metanetle karşılayacağım. | I will meet... whatever comes with joy. |