- ... karşılaşmak zorunda kalmadan... | - ...without having to encounter |
25 yıl önce zorunlu iniş yapmış bir uzaylıyla karşılaşmak üzeresin. | The subject you're about to encounter crash-landed 25 years ago. |
Ancak bizim alanımızda tuhaf insanlarla karşılaşmak normaldi, bu yüzden üzerine çok düşünmedik. | But in our field, it wasn't uncommon to encounter odd people. So we didn't give it much thought. |
Aranızda büyük saatle karşılaşmak isteyen var mı? | Anyone out there willing to encounter the great watch? |
Başka birisiyle karşılaşırım falan, sen de buna katlanamazsın. | I might encounter another person, and you would not stand for that. |
Bu birliğe katıldığımda suçluları adalete teslim etmek için her yolu deneyen ilham verici memurlarla karşılaşırım diye umuyordum. | When I joined this unit, I thought I'd encountered some inspiring officers who worked hard trying to bring criminals to justice. |
Bu kadar hevessiz insanlarla çok nadir karşılaşırım. | I have rarely encountered such squeamish people. |
Bir yerde bunu karşılaşır. | One encounters it everywhere. |
Böylece, ilk kez bilim özgür iradeyle karşılaşır. | And so for the first time science encounters free will. |
Dolayısıyla gerek yüzücülerle gerek sörfçülerle bir şekilde karşılaşır. | Thus, encounters with swimmers and surfers are bound to occur. |
Odesa eve dönüş yolunda yardımı dokunabilecek birisi ile karşılaşır. | Odysseus encounters someone who can help him get home. |
Tabii, destansı bir engelle karşılaşır. | But it encounters an obstacle course of epic proportions. |
"Son zamanlara kadar varlığına pek inanmadığım... "...bir şeyle karşılaştım... "...en güçlü hissiyattan bile daha değerli... | "I have encountered something which until recently I did not believe existed -- something of greater value and more deeply stirring than even the strongest sensation --!" |
"Wesenrein olarak da bilinen secundum naturae ordinem wesen ile ilk olarak bir Katolik engizisyon mahkemesinde karşılaştım. | "I first encountered the secundum naturae ordinem wesen, "also known as the Wesenrein, "during a trial conducted by the catholic inquisition. |
1854'te, Viyana'da bir illüzyonistle karşılaştım ve büyüleyiciydi muhteşemdi güçlüydü ve neredeyse yarım yüzyıl sonra tekrar bu adama rastladım. | In 1854, I encountered an illusionist in Vienna, and he am dazzling, magnificent, powerful, and then nearly half a century later, I stumbled upon this man again. |
1982 yılının baharında Seoul'da demokrasi denen şey ile anlamlı bir şekilde karşılaştım. | Spring of 1982 in Seoul I encountered democracy in a deeply meaningful way |
Ama sonra Nina ile karşılaştım. | But then I encountered Nina. |