Dinleyin, kalabalık tarafından fark edilmek istemiyorum. | Listen, I don't want to get spotted by the crowd, so I'm gonna take a leak behind the Dumpster, |
Kim olduğunu göremiyorum, ama belli ki fark edilmek istemiyor. | I can't see who, but clearly he doesn't want to be noticed. |
Ne yazık ki, bizim için, iş çizgimiz... tanıtım ve seyahat şansımızı limitliyor... Fakat bu demek değil ki biz fark edilmek istemiyoruz. | Unfortunately, for us, our line of work... limits our chances for publicity and travel... but this does not mean that we wish to go unnoticed. |
Benim mesleğimde bu mutlaka fark edilir. | In my line of work, that doesn't go unnoticed. |
Pek çok hata vardır ki yanlış oldukları ancak yaptıktan sonra fark edilir. | There are many things that, only after the fact, does one realize that they were wrong |