"Şey", çok üzgünüm senin kutunu çivilemek zorundayım ama içinde bulunduğumuz zor durumu sen anlayamazsın. | Thing, I'm sorry I had to nail up your favorite box, but you don't realize the spot we're in. |
- Ben bir satıcı çivilemek çalışıyorum! | - I'm trying to nail down a dealer! |
2.5 inçlik çivilemek istiyorum, o ise 2 inçlik vidalamak. | I want to shoot 2 1/2-inch nails, and he wants to drive 2-inch deck screws. |
Ay sonuna kadar onu çivilemek şart oldu. | - Gotta nail him by the end of the month. |
Biz Sanders 'zaman çizelgesi çivilemek gerekir. | We need to nail down Sanders' timeline. |
-Mızıldanma yoksa bunu kafana çivilerim. | –Stop crying or I'll nail it to your head. |
Ayrıca panjurları da çivilerim. | And also I can nail back on the shutters. |
Binmezsen suratını çivilerim. | Get in the van, or I shoot a nail in your face. |
Eğer Başkan ölürse veya yaptığın şey yüzünden kalıcı bir hasara uğrarsa kıçını duvara çivilerim. Beni anlıyor musun? | If the president dies or suffers any permanent damage from your actions, I will nail your ass to the wall. |
Fakat size söz veriyorum eğer yapmazsanız kıçınızı duvara çivilerim. | But I promise you, if you don't, I'm gonna nail your ass to the wall. |
Bu elemanı kolayca yere çivilersin. | You can nail this easily |
Böylece onun yerini kestirir, ve onu çivilersin. | You clock his position, you nail him. |
# Parçalanmış döşemeler Paslı çiviler # | ♪ With splintery floorboards and rusty nails ♪ |
- Çekiç ve çiviler. | Hammer and nails. |
...yollarda çiviler bulunuyor. | ...nails in the road. |
Adamın kafasında çiviler varken dev bir mıknatısın içine koyalım. | Man's got nails in his head. Let's put him in a giant magnet. |
Akıllının sözleri sivri değnek, bilgeninkiler ise "Çoban" tarafından verilmiş iyi sivriltilmiş çiviler gibi. | The words of the wise are like goads, and the words of scholars are like well-driven nails, given by one Shepherd. |
O adamı vergi kaçakçılığından fazlasıyla çivileyeceğim. Ama bana bir şans tanımalısın, adamım. | I will nail this guy for a hell of a lot more than tax fraud, but you've got to give me a chance, man. |
Tamam, buzdolabını, zemine çivileyeceğim. | Okay, I will nail the furniture to the floor. |
- Bu numarayı nereden buldun? - Onları yatak başlığına çiviledim. | I nailed them to the headboard. |
- Evet onu çiviledim. | - Yeah, I nailed him. |
- O'nu oraya çiviledim. | -I nailed him there. |
- Pencereyi ben çiviledim, çünkü sen iyi değilsin. - Sus. | I nailed the windows because you're not right. |
14 kere pratik yapalım diye kafasından çiviledim onu. | Yes! I nailed him in the head, like, 14 times practicing that. |