"Dreyfus'u kurtarmak için, dünyaya hükmeden kuvvetlere meydan okumak zorundaydık. | "To save Dreyfus, we had to challenge the might of those who dominate the world. |
- Bize meydan okumak için mi? | - To challenge us? |
- Ona meydan okumak mı? | -challenge him? |
82 süvari subayı size meydan okumak istiyor. Bay Candy bana bütün hikayeyi anlattı. | - 82 Ulan officers want to challenge you. |
Alfa'lık için meydan okumak istiyorsun, ve sürünün zayıf olduğu lafları dolaşıyor? | You want to challenge for Alpha, and word is the Pack's weak? |
- ...ben de ona meydan okurum. - Ne? | - I 'm gonna challenge him every time. |
Evet.dans etmek Ritimlere meydan okurum. | Yeah, dancing. I'm rhythmically challenged. |
Eğer bölgelerinizi almak istersem... size doğrudan meydan okurum. | If I'd wanted your territories I would've challenged you directly. |
Sana meydan okurum. | I intend to challenge your actions in my medical records. |
Bana nasıl meydan okursun sen? | You dare challenge me. |
Belki Vishnoor'a meydan okursun. | Maybe you challenge Vishnoor. |
"Oğul babasına meydan okur ve sadece biri hayatta kalır." | When the son challenges the father,only one is left standing. |
- Nasıl birşeydi? Şampiyon ringde üç dakika dayanabilecek herkese meydan okur. | The champion challenges anyone to last three minutes in the ring. |
Bana bir şeyleri yeme konusunda meydan okur. | He challenges me to eat stuff. |
O benim gelişmiş motor kontrolüme meydan okur. | It challenges my fine motor control |
Ona meydan okuduğunuz her zaman geri çekilmektense o da size meydan okur. | He's met each of my challenges without flinching. |
Bu sefer biraz meydan okudum. | Only this time, I challenged him. |
Bu yüzden, benim gücümün onunkine karşı mücadele etmesi için Callisto'ya meydan okudum. | So, I challenged Callisto to pit her strength against mine. |
Daha da kötüsü ona herkesin içinde meydan okudum. | What's worse, I challenged him in public. |
Demek istediğin nedir? Walt'a kışkırtma olmaksızın meydan okudum. | I challenged Walt, without provocation. |
Kara Prens'e meydan okudum. | I challenged the Black Prince. |
Ben Iolande'nin eli için Kothak'a meydan okuyacağım. | I will challenge Kothak for the hand of Iolande. |
Ona bir kez daha meydan okuyacağım. | I will challenge him one more time. |
Oyun teklifini kabul edeceğim, ve sana meydan okuyacağım, küçük adam. | I will take that game, and I will challenge you, little man. |
Yarın sabah, Helen'in hakkı için Menelaus'a meydan okuyacağım. | Tomorrow morning, I will challenge Menelaus for the right to Helen. |