Amacımız önce ilk grubu hedeflemek ve eğer iyi nişan alabilirsek, onları devre dışı bırakmaktı. | And the idea am to aim for the first group, and if our aim am true, we could delay them. |
Belki de daha yükseği hedeflemek istiyorumdur kendim için. | Maybe I wanna aim higher... for myself. |
Dünyamızın bizim tarafında barışı hedeflemek isterim, ailelerimiz arasında, Bay Griffith. | I'd like to aim for peace in our part of the world, between our families, Mr Griffith. |
Her zaman daha yükseği hedeflemek gerek. | There's always room to aim higher. |
Pekala Audrey. Babanın önerisi üzerine, alttan başlayıp yukarıyı hedeflemek paketleme bölümü olabilir diye düşündük. Hediyeler falan... | Well, as per your father's suggestion, starting low, aiming high, we thought perhaps the wrapping department. |
- Ben hedeflerim. | - I can aim. |
Açıkçası, benim hedeflerim birazcık daha yüksek. | Frankly, I aim a little higher. |
Benim daha yüksek hedeflerim var. | I aim higher. |
Yüksek hedeflerim var. | I aim high. |
Bunu bir alarm devresine hedeflersin, ışınlar kesişince... | And you aim these at an alarm circuit and the point where the beams cross... |
Bu yüzden omzunu hedefledim. | That's why I aimed for his shoulder. |
O duvarı hedefledim mi? Bilemiyorum, Peyton. | I don't know if I aimed for that wall, Peyton. |